Kaan, yüzünde büyükçe bi kesik izi olan yaşlı annesine doğru bakıyordu.

"Bana biraz babamı anlatsana anne.”

- Tümer. Tümer yakışıklıydı, Tümer güvenilirdi, onu hep sevdim, her zaman sevdim oğlum.”

"Nasıl tanışmıştınız ?"

O an gözlerinin önüne gelmişti Betül'ün. Gözlerinin dolmasına engel olmak zorundaydı çünkü oğlu Kaan'ın üzülmesini istemiyordu.

- İş yerinde tanıştık.

"Nasıl oldu ? İlk o mu yürüdü ?"

Betül, oğlunun bu sorusu karşısında hafif gülümsedi.

- Güldürme beni oğlum. Yürümek de ne demek ? Nasıl konuşuyorsun böyle sen. Şaşırtıyorsun beni.

"Anne anlat işte.” dedi Kaan ısrar ederek.

- Aslında iki taraflı oldu bu. Birbirimizi sevdiğimizi anlamıştık. Bakışlardan, konuşmalardan anlıyorsun. Baban ilk adımı attı ve beni yemeğe davet etti.

"Kabul ettin mi ?" dedi Kaan.

- Tabiki de evet. Ona aşık olmuştum.

"Benim tohumlarımı ne zaman attınız ?" dedi gülerek Kaan.

Betül oğlunun bu cevabından sonra bir kahkaha attı ve "Çok terbiyesizleşmişsin. Nerden öğrendin bunları ?" dedi.

"44 yaşındayım anne, çok normal.” dedi Kaan annesine belli etmediği bir buruklukla. Haktan Erdoğan Sunar. "Doğru.” dedi Betül gözleri dolarak.

"İlaçlarını aldın mı anne ?" diye devam etti Kaan.

"Yeni Donepezil içtim oğlum.” dedi Betül.

"Peki. Babamla neler yapardınız ?" dedi Kaan bir gülümsemeyle.

"Konuyu aynı yere mi getiriyorsun yoksa ben art niyetli miyim ?"" dedi Betül gözlerini silip gülümsemeye başlamışken.

"Hayır anne ya, beraber nasıl vakit geçirirdiniz onu soruyorum.” dedi Kaan gülümsemesine devam ederek.

"Yemek yerdik, sinemaya giderdik, oyun oynardık . . .” derken cümlesini bitirmeden Kaan araya girdi.

"Ne oyunu anne ?"

"Tümer bir oyuncuydu. Beni de alıştırmıştı. Beraber çok CS GO oynadığımızı hatırlıyorum. A way out diye bir oyunu bitirmiştik.” dedi Betül.

"Vay be.” dedi Kaan.

"İmdb'de ki en yüksek puanlı filmleri hep beraber izledik. Roller coaster'a bindiğimiz günler, youtube videosu çektiğimiz anlar, kahkahalarımız, anılarımız. Çok güzeldi.” dedi Betül ve kendini tutamayarak ağlamaya başladı.

"Ağlama anne ya, ağlama.” dedi Kaan annesinin başından tutarak.

"Onu canlı hiç göremedin oğlum. Çok üzülüyorum bunun için.” dedi Betül oğluna sarılırken. Tutuklanamaz "Short'tan ses duydum.”

"Long var.”

"Çözemez, çözemez, çözemez.”

"Helal lan size.”

"Ben daha oynamıcam, çıkıyorum.”

"Abi, Betül Abla aimini baya geliştirmiş.”

"Sürekli oynuyoruz oğlum. Az ölüm maçı girmedik. Alıştı ama bir süre oynayamıcak yakın zamanda. Bende çok girmem belirli süre.”

"Neden ki abi ?"

"Hamile çünkü.”

"Ooo abi hayırlı olsun. Çok mutlu oldum. Kız mı erkek mi ?"

"Erkek.”

"İyi abi, Allah analı babalı büyütsün. Ad düşündünüz mü ?"

"Kaan koyduk adını.”

"Heyacanlı mısın abi ?"

"Çok heyecanlıyım. Baba olacağını bilmek garip bir şey. Hepinize nasip olur umarım kardeşim.”

"İnşallah abi.”

"Anne ?"

"Efendim oğlum ?" Tutuklanamaz "O kadar özledim ki.” derken Tümer'in fotoğrafını tutuyordu Betül. Tümer'in erken yaşta ölmesinden dolayı ona sinirliydi ve bu siniri uzun zamandır bastırıyordu.

Tümer'in erken yaşta ölmesinden dolayı onu bir düşman olarak görmeye başlamıştı. Onun kendisine bir ceza verdiğini düşünüyordu. O olmadan hayat anlamsızdı, boştu.

Betül yerinden kalktı , uzun zamandır açmadığı bilgisayarının yanına gitti ve power tuşuna bastı. Tümer öldükten sonra yanyana duran bu iki bilgisayar bir nostaljik alet olmuşcasına duruyordu ve çalışıyordu da.

Tümer'in bilgisayarını ara ara açar ve dosyalara bakardı. Bu bilgisayarı her açtığında kendini garip hissederdi çünkü bu bilgisayarda Tümer saatler geçirmişti.

Betül dayanamıyordu buna ve kabullenemiyordu da. Eskimiş bilgisayarını açtığında tarayıcı açtı ve youtube'a girdi. Youtube Studio'ya girdikten sonra oradan ayarlar sekmesine ulaştı. Kanal kısmına tıkladı ve daha sonra gelişmiş ayarlara geldi. Alt tarafta bulunan "YouTube içeriğini kaldır.” kısmına tıkladı ve "İçeriğimi kalıcı olarak silmek istiyorum" seçeneğini seçti. Ekranda kanalı silmek için onay kutucukları belirdi ve en altta "İçeriğimi Sil.” yazıyordu. Betül onay kutucuklarını tek tek işaretledi. Artık son bir adım kalmıştı.

Betül öfkeden ne yaptığını bilmez durumdaydı. Tümer'in youtube kanalını tamamen silmek için yapması gereken sadece "İçeriğimi Sil.” yazan butona basmaktı.

Bu kanal Kaan için çok önemliydi. Betül'e göre 2 yaşındaki Kaan ileride babasını buradan görebilirdi. Çünkü Tümer'in yaptığı her şey bu kanaldaydı. Tatile gittigi günler, doğum günü kutlamaları, gezilen yerlerde çekilen videolar hep buradaydı.

Betül ağlamaya devam ederken öfkesini bastıramayarak önce bir çığlık attı ve daha sonra "İçeriğimi Sil.” butonuna bastı. Butona basar basmaz üzüntüsü had safhaya çıktı fakat artık anlamsızdı. Yedeği bulunmayan neredeyse tüm anılar silinmişti.

Betül öfkesini dindirememişti. Yerinden kalktı ve herşeyi tamamen silmek için gözü gibi baktığı Tümer'in bilgisayarının önüne geldi. Kasanın kablolarını çıkarttı ve kasayı eline aldı. Çığlık atarak 2. katta bulunan evlerinin balkonundan aşağıya fırlattı. Kasa, sokağın kaldırım tarafına yakın yerine düşmüş ve paramparça olmuştu. Akşam vaktiydi ve sokaktan geçen insanlar, diğer binaların camlarına ve balkonlarına çıkanlar bulunduğu cama doğru bakıyordu.

Betül içeriye girdi ve oğlu Kaan'ın ağlama sesini duydu. Sesinden uyanmış olduğunu düşünüp içeriye gitti. Tutuklanamaz Kaan, Google Play'de ve App Store'da, en popüler oyunlar arasında yer alan bir mobil oyunun, oyun içi materyallerinin grafik dizaynını yaparak para kazandığı iş yerinin mesaisinin bitmesine 40 dakika kala amcası Metin aradı.

"Kaan hafta sonu müsaitseniz buluşalım.”

- Olur abi. Anneme de farklılık olur, biraz hava alır. Yemek falan yeriz.

"Yengen ile bir yere gittik, öyle bir iskender yapıyor ki adam. Bursa falan hikaye.”

- Merak ettim şimdi. Tamam oraya gideriz amca.

"Görüşürüz o zaman. Kendine iyi bak.”

-Görüşürüz amca. Sende kendine iyi bak.

Kaan telefonu kapattıktan sonra 2 haftadır uğraştığı kadın bir karakterin dizaynına devam etti. Tutuklanamaz Betül, 20 senelik arkadaşı Canan'ın yıllar sonra evine gelmesinden dolayı kapsamlı bir hazırlık yapmıştı. Pahalı içkilerden almış, çikolata ve cips gibi atıştırmalıkları da ihmal etmemişti.

Arkadaşı geldiğinde içkiler içildi. Betül ve Canan sarhoşluğun verdiği etki ile normalde sorulması etik olmayan soruları çok rahat bir şekilde birbirlerine soruyorlardı. Betül 15 yıllık arkadaşı olmuş olmasına rağmen normalde bu soruları sormaz ya da sordurtmazdı. Konu bir ara Betül'ün eşine geldi.

- Eşim gelecek birazdan sen kalk istersen.

Canan buna şaşırdı.

"Kim gelecek Betül ?"

- Eşim gelecek diyorum git sen.

Canan durumu anlamasına rağmen emin olmak için bir tepki olursa sarhoşluğu bahane ederim düşüncesinde sordu.

- Adı neydi ?

Betül, sarhoş olduğundan Canan'ın bunu sorduğunu düşündü ve güldü.

- Çok sarhoşsun lan. Kaç senedir birlikte konuştuğumuz eşimin adını bilmiyorsun.

Canan Betül'ün bunu söylemesinden dolayı içten garipsemesini sürdürdü. Gerçeği anlamıştı fakat detayları merak ediyordu. Önce güldü ve "Ben gideyim" dedi. Toplandı ve yerinden kalktı. Tutuklanamaz Kaan annesinin ilaçlarını eczaneden alıp eve gitti. Evin kapısını açar açmaz annesi Betül'ün odasından bir ses duydu. Odaya yaklaştıkça sesin annesinden geldiğini anladı. Kapının önüne geldiğinde annesinin ne dediğini net olarak duymaya başladı.

"Short'tan ses duydum.”

"Long var.”

"Çözemez, çözemez, çözemez.”

"Helal lan size.”

"Ben daha oynamıcam, çıkıyorum. TS gelin.”

"Abi, Betül Abla aimini baya geliştirmiş.”

"Sürekli oynuyoruz oğlum. Az ölüm maçı girmedik. Alıştı ama bir süre oynayamıcak yakın zamanda. Bende çok girmem belirli süre.”

"Neden ki abi ?"

"Hamile çünkü.”

"Ooo abi hayırlı olsun. Çok mutlu oldum. Kız mı erkek mi ?

"Erkek.”

"İyi abi, Allah analı babalı büyütsün. Ad düşündünüz mü ?

"Kaan koyduk adını.”

"Heyacanlı mısın abi ?"

Kaan kapıyı tıklattı ve daha sonra açtı. Açtığında annesi Betül ona bakmadı.

"Çok heyecanlıyım. Baba olacağını bilmek garip bir şey. Hepinize nasip olur umarım kardeşim.”

"İnşallah abi.”

Kaan seslendi.

- Anne

Betül sesin geldiği yöne doğru döndü.

- Efendim oğlum.

"Ne yapıyorsun ?" dedi Kaan.

-Babanla konuşuyorum.

"İyi. İlaçlarını aldım.”

-Sağol oğlum.

Kaan ilaçları annesine verdikten sonra odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Odasına gitti ve üzerini giydi. Yarım saat sonra annesinin yanına geldi. Soruları tekrardan sormaya başladı.

"Bana biraz babamı anlatır mısın anne.”

Betül bu soruyu sorar sormaz gözleri doldu.

"Çok yakışıklıydı. Onu çok severdim.” dedikten sonra ağlamaya başladı.

"Ağlama ya, ağlama.” dedi Kaan. Betül gözyaşlarını sildi ve konuşmaya devam etti.

"Keşke onu görebilseydin oğlum.”

- Nasıl tanışmıştınız ?

"İş yerinde tanışmıştık.”

-Nasıl oldu ? İlk o mu yürüdü ?

Betül, oğlunun bu sorusu karşısında hafif gülümsedi. Tam bir şey söyleyecekti ki durdu.

"Ne oldu anne ?"

- Sen bu soruları bana dün sormuştun sanki.

Kaan'ın yüzünde bir gülümseme oluştu. Annesine sarıldı ve alnından öptü.

"Evet anne, 35 yıldır her gün sorduğum gibi.” Tutuklanamaz Kaan Betül'ün en yakın arkadaşı olan Canan ile telefonda konuşuyordu.

- Annenin tam olarak nesi var ? Sarhoşluğun etkisi ile böyle yapıyor diye düşündüm son buluşmamızda fakat bugün yine aynısını yaptı, ayık kafayla.

"Hasta abla.”

- Tamamda nesi var ? Çok ağladı. Hiç iyi görmedim onu.

"Babamın ölmesini hiçbir zaman kabullenemedi abla. Yıllardır bu durumda.”

- Ben annenle yakın arkadaşım, sürekli görüşürüz onunla. Baban öldüğünde de yanında oldum. Sen yoktun o zamanlar. 20 yıl olmuş, vay be. Asıl konumuza dönelim. Ne zaman oldu bu durum ? Gerçekten hiç iyi değil çünkü.

"Aslında hep böyleydi Canan abla. Annem çok hızlı duygu ve düşünce değişimlerine girebiliyor. Sana denk gelmemiştir. İlk denk geldiğinde de haliyle garipsedin.”

- İçtiğimiz günden daha kötüydü bugün. Youtube kanalını sildiğinden falan bahsetti. Babanın videolarının hepsini silmiş. Nedir o konu ?

"Annem bir gün çıldırmış olmalı ki youtube kanalındaki bütün videoları silmiş. Bana da anlatmıştı.”

- Çok pişman o konuda, çok ağladı. Babanın tatile gittigi günleri, doğum günü kutlamalarını, nikah görüntülerini falan bu kanala yüklemiş zamanında.

"Doğru ama bilmediği bir şey var abla.”

- Nedir ?

"Kayıtların hepsi duruyor.”

Canan bu cevap karşısında çok sevindi ve sormaya devam etti.

- Bu inanılmaz güzel bir haber. Betül'ün hayatta en istediği şey bu olabilir. Dur. Bu kayıtlar sende uzun zamandır var bence. Neden annene göstermiyorsun ? Sürpriz mi yapıcaksın ?

"Hayır Canan abla göstermicem.”

- Neden peki ?

"Çünkü youtube kanalındaki silinen videoların hiçbirinde babam yok aksine annem var. Hepsini annem kurgulayıp babam orada varmışcasına hareket etmiş. Kurgu bir nikah ayarlamış, bir nikah salonu tutmuş ve gelinlik giyip bir video çekmiş. Babamın evlenme teklifine evet dediği görüntü ya da babamın orada olduğuna dair görüntü yok. Doğum günü kutlamalarında babam yok. Gezdikleri yerlerde yok. Kamera ya hep sabit bir yerde oluyor ya da annemin elinde. Annem babama sesleniyor ya da orada varmışcasına davranıyor fakat babam hiçbir zaman kadraja girmiyor ve hiçbir zaman sesi duyulmuyor. Bende annemin Google Drive hesabından buldum bu videoları. Hepsini araştırdım. Annem ve babamın resmi nikahı yok. Beraber gittiğini söylediği otellerin geçmiş kayıtlarına baktırdım. Annem tek başına o otellerde kalmış. Yemek yediğini söylediği yerleri araştırdım. Yıllar geçtiğinden dolayı çoğunun güvenlik kamera kayıtları silinmişti fakat 2 tanesininkini buldum. Annem orada tek başına yemek yiyor ve yanında biri varmışcasına 2 kişilik yemek söylüyor. Babam yanındaymış gibi fotoğraf çekiyor. Sildiği fotoğraflara bakıyorum sanki birinin omzuna başını dayamış gibi fotoğraflar çektirmiş ama fotoğrafta sadece annem var.”

Kaan şimdi ona Betül'ün hiç evlenmediğini söylüyordu. Canan, Betül ile ilk tanıştıkları anı hatırlamaya çalıştı. Tümer'in öldüğü gün Betül, Tümer için "Eşim" olarak bahsetmişti. Canan bunu hatırlayınca Kaan'ın evlendikten sonra doğduğunu düşünmüştü ama şimdi Kaan'ın böyle söylemesi, en baştan beri Betül'ün Tümer yüzünden kafayı yediğini düşündürtüyordu ona. Betül Tümer ile hiçbir zaman evlenmemişti.

- Buna inanamıyorum.

"Maalesef böyle abla.”

- Yani annen ile baban evlenemeden senin tohumlarını atmışlar.

"Evet.”

- Babanın hiç fotoğrafı ya da Annenle beraber hiç çekilmiş fotoğrafları var mı ?"

"Babamın sosyal medya hesaplarından kalan çok eski fotoğrafları var. 2 tane annemle çekilmiş fotoğrafları var. Annem göstermişti bu fotoğrafları bana. Bende telefonumla çekip Google Drive'a atmıştım. Bu fotoğrafları saklıyor ve uzun zamandır da çıkarttığını görmedim.”

- Baban sen doğmadan önce öldüyse. Haliyle senle fotoğrafıda yok. Çok üzüldüm Betül'ün haline gerçekten.

"Sağol abla.” Tutuklanamaz Kaan evin faturalarını ödedikten sonra bilgisayarın başından kalktı. Hayatının 30 senesini işinden dolayı bilgisayarın başında geçirmişti. İşten eve geldikten sonra genellikle dışarı çıkardı. Bugün yine o günlerden biriydi fakat yapması gereken bir şey vardı. Salonda oturan annesinin yanına geldi ve annesi Betül ile beraber televizyon izlemeye başladı. Her gün yaptığını yapacaktı. Annesini kontrol edecek, ilaçlarını alıp almadığını öğrenecek ve ona her gün sorduğu soruları soracaktı.

-Nasılsın anne ?

"İyiyim oğlum. Sen ?"

- Bende iyiyim anne sağol. İlaçlarını içtin mi ?

"İçtim oğlum.”

-Bana biraz babamı anlatır mısın anne ?

Betül'ün yüzünde ufak bir tebessüm oluştu.

"Baban var ya çok başkaydı. Onunla geçirdiğim zamanları çok özlüyorum oğlum. Ona bir kere dedim ki "Tümer, evleneceğimiz zaman. . .”

Betül konuşmasına devam edecekken elektrikler gitti. Anlık reaksiyonla etraflarına baktılar. Ay ışığından gelen ışık yüzünden birbirlerini görebiliyorlardı. Kaan yerinden kalktı ve cama doğru yöneldi. Daha sonra annesine döndü.

- Sokak lambaları bile yanmıyor. Birazdan büyük ihtimal gelir anne. Bende dışarı çıkacaktım ama elektriklerin gelmesini beklerim artık.

Betül güldü.

"Bunu söyleyeceğini biliyordum ya. Sen git oğlum. Kaç yaşındayım ben ve yatalakta değilim. Böyle yaparsan üzersin beni.”

- Olmaz anne. Beklerim ben.

"Ya git diyorum. Bir şey olmaz.”

Kaan annesinin kendisini yaşlıymış, bir iş göremiyormuş gibi hissetmesini istemedi.

- Tamam ama önce şu sorularımı bitireyim.

"Peki sor. Ne meraklısın sen ya. Nereden çıktı babanı sormak ?"

35 senedir her gün sorduğunu hatırlamadığından dolayı Kaan'ın morali bozulmuştu fakat aldırış etmedi. Bu daha öncede olmuştu. Betül bazen Kaan'ın bu soruları hep sorduğunu hatırlardı. Kimi zaman 2 gün önce sormuştun derdi, kimi zaman 1 haftadır her gün soruyorsun derdi, kimi zamanda ilk defa sorulduğunu zannederdi.

- Ya off.

"Ne oldu oğlum ?"

- Unuttum bak. Çarşamba günü söylemişti amcam ama sana söylemeyi unuttum. Hafta sonu yemeğe gidelim dediler. Amcamın bir tanıdığı iskenderci varmış.

"Olur yarın gidelim.”

- Tamamdır. Daha demin babamla alakalı bir şey söyleyecektin arada kaynadı elektrikler gittiği için. Ne diyecektin ?

"Ne zaman ?"

- Tümer dedin bir şey dedin.

"Hatırlamıyorum oğlum.”

Kaan bir şey söyleyecekti ki Betül ağlamaya başladı.

"Özür dilerim oğlum.”

- Neden özür diliyorsun anne ?

O ara elektrikler geldi. Işıklar yandı ve televizyonun kırmızı sinyal ışığı gözüktü.

"Tümer'i çok özlüyorum oğlum.”

- Biliyorum anne. Bende keşke görseydim diyorum ama yapacak bir şey yok. Ağlama lütfen.

Betül göz yaşlarını sildi. Sonra ellerini açtı. Kaan oturduğu yerden kalkıp annesine sarıldı.

- Annem benim.

Kaan tekrardan yerine oturdu.

- Babamla neler yapardınız onu anlatır mısın anne ? Tutuklanamaz Kaan, Betül, Kaan'ın amcası Metin, Metin'in Eşi, Metin'in oğlu Burak, Metin'in oğlunun eşi ve Metin'in oğlunun oğlu Caner bir restaurantta yemek söyleyeceklerdi.

"Ben 1. 5 porsiyon yerim. Sen ne yersin anne ?"

- Ben bir porsiyonu bile zor yerim oğlum.

Kaan'ın amcası o anda araya girdi.

+ Yersin ya yersin.

- Vallahi yiyemem Metin. Kalır bak söyleyeyim.

"Amca yiyemez ben biliyorum annemi"

+ Peki.

Metin garsona döndü.

+ Abi 2 duble, 4 tane 1. 5 porsiyon, 1 tanede 1 porsiyon iskender getir sen bize.

Garson ; İçecekleriniz ne olsun ?

Kaan ; Kola alayım ben.

Betül ; Bende kola alayım.

Metin ; Gazoz alayım ben.

Metin'in Eşi ; Su alayım bende.

Burak ; Kola.

Metin'in Oğlunun Eşi ; Kola.

Metin'in Oğlunun çocuğu ; Kola olsun abi.

Garson siparişleri yazdıktan sonra masanın yanından ayrıldı.

Kaan ; Nasılsın abi ?

Metin ; İyiyim iyiyim. Sizi sormalı.

Kaan ; İyiyiz abi.

Metin'in Eşi ; Kaan sen devam herhalde aynı işe.

Kaan ; Devam abla.

Garson geldi ve servis açmaya başladı.

Metin'in Oğlunun Eşi ; Burak ben bir lavaboya gidiyorum.

Burak ; Tamam canım.

Burak'ın eşi ayağa kalktı ve masadan uzaklaştı.

Metin'in Eşi ; Hiç anlamam bilgisayardan vallahi.

Kaan hafif gülümsedi.

Kaan ; Doğrudur abla.

Metin'in Eşi telefonla uğraşan Burak'ın oğlunu işaret etti.

"Baksana geldiğimizden beri bizim yüzümüze bile bakmadı.”

Burak'ın oğlu kafasını kaldırdı.

"Pardon ya. İşim varda.”

Metin ; Hep işin olur zaten.

Burak'ın Oğlu ; Kaan abi yeni güncelleme ne zaman ?

Kaan ; Haftaya gelecek abisi. Kaç level oldun ?

Burak ; 34 abi.

Garson servisi açmayı tamamladı ve masadan ayrıldı.

Burak'ın oğlu tekrardan telefona bakmaya başladı.

Betül ; Bırak ya Metin. Uğraşmak istiyorsa uğraşsın.

Metin ; Bir şey demiyorum. Sağlığı için.

O ara garson içecekleri dağıtmak için geldi. Pipetlerle beraber herkesin istediği içecekleri önüne koydu.

Burak ; Baba ben hiç karışmadım vallahi. Kendi tercihi bir şey diyemem.

Metin ; Tamam tamam.

Metin'in Eşi ; Gençl. . .

Burak'ın Oğlu ; OHA.

Telefonla ilgilenmeye devam eden Metin'in Oğlu bir anda bağırdı. Diğer masalarda oturanlar bulundukları masaya doğru bakmışlardı.

Burak ; Ne oldu Caner ?

Masada bulunan herkes Caner'in ne söyleyeceğine kilitlenmişti.

Caner ; Salim Oktan'ın ifşa görüntüsü ortaya çıkmış.

Metin ; İfşa ne demek ?

Burak ; Ciddi olamazsın. Ver bakayım.

O ara Burak'ın eşi masaya geldi. Caner telefonu babasına uzattı. Burak telefondaki görüntüyü izlemeye başladı.

Burak ; Yok artık ya. Bitti bu adamın işi. Kaç tane kadın var baksanıza yanında.

Burak'ın Eşi ; Ne oldu ?

Burak ; Salim Oktan'ın ifşa görüntüsü çıkmış.

Burak'ın Eşi ; Yuh. Bakayım az.

Burak'ın Eşi telefona baktı.

Burak'ın Eşi ; Harbiden o a ama burada kaç yaşında ? Bu video çok eski bir video gibi geldi bana.

Burak'ın Eşi eliyle telefona dokundu.

Burak'ın Eşi ; Şunu altın kelebek ödülüne benzettim.

Burak ; Bende o olduğunu düşünüyorum. Üst kattan çekilmiş ama kim çektiyse çok net çekmiş.

Kaan telefonundan haberlere bakıyordu.

Metin ; Ne olmuş anlatsanıza.

Burak ; Baba bu ünlü oyuncu vardı ya Salim Oktan.

Metin ; Evet biliyorum onu. Birçok dizide oynamıştı.

Burak ; Fuhuş yaptığı ortaya çıkmış.

Metin'in Eşi ; Yok artık.

Metin ; Vay be.

Betül ; İnanamıyorum ya. Hiç kimseye güvenmiyeceksin harbiden.

Kaan ; Gözaltına alınmış bile.

Caner ; Nerden gördün abi ?

Kaan ; Haber siteleri son dakika geçiyor.

Caner ; Garip hissettim abi. Kaç tane dizisini izledim. İnsanlar gerçek yüzlerini göstermiyor ya da biz göremiyoruz. Tutuklanamaz Kaan o gün eve sarhoş geldi. Yürümekte zorlanıyordu. Annesi Betül kapıyı açtığı anda onun üzerine bıraktı kendini.

Betül ; Oğlum ? İyi misin ?

Kaan ; İyiyim anne. Çok iyiyim. Gerçekten inanılmaz iyiyim var ya. Hiç bu kadar iyi olmamıştım gerçekten.

Betül ; Sen böyle yapmazdın.

Betül o keskin kokuyu zaten almıştı fakat reaksiyonu sonradan vermeyi tercih etti.

Betül ; Çok kötü kokuyorsun.

Beraber banyoya gittiler. Kaan lavaboya doğru kusmaya başladı. İçindekileri boşalttıktan sonra annesine döndü ve bir anda sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.

Kaan ; Babamın nasıl öldüğünü anlatsana az.

Betül ; Oğlum iyi değilsin.

Kaan bağırdı.

Kaan ; Sana babamın nasıl öldüğünü anlat dedim anne !

Betül ; Oğlum iyi değilsin.

Kaan ; Bana cevap ver !

Betül Kaan'a baka kalmıştı.

Kaan ; Bakma öyle anlat.

Kaan'ın sinirli tavrına Betül dayanamadı ve ağlamaya başladı.

Kaan ; Ölmedi değil mi ? Yaşıyor babam.

Betül ; Sus, sus.

Kaan ; Yıllardır her eve geldiğimde sana babamla nasıl tanıştığını soruyorum.

Betül ; Kes sesini.

Kaan ; Kabullenemiyorsun babamın öldüğünü.

"Sus" diyerek bağıran Betül Kaan'ın yanından ayrıldı ve salona doğru yürümeye başladı. Kaan arkasından gidiyordu.

Kaan ; O'nun bizi bırakıp gittiğini kabullenemiyorsun.

İkiside salona gelmişti. Betül koltuğa oturdu. Kaan ise ayakta ona bağırmaya devam ediyordu.

Kaan ; Videolar duruyor.

Betül ; Ne videosu ?

Kaan ; Kendi başına tatile gittiğin, kendi başına nikah kıydığın videoları diyorum. Hepsi bende.

Betül ; Yalan söylüyorsun.

Kaan cebinden telefonu çıkarttı ve Google Drive'a girdi. Betül'ün, Tümer olmadan kaydedilen nikah görüntülerinin bulunduğu videoyu açtı ve Betül'e göstermeye başladı.

Kaan ; Neden kabullenemiyorsun.

Betül ; Bu. . , bunu nasıl buldun ?

Kaan ; Neden yapıyorsun bunu ? Neden kendine ve bana acı çektiriyorsun. Hiç görmediğim babamı neden bana sürekli hatırlatıyorsun ?

Betül ; Sus.

Kaan ; Öldü işte. Bizi bırakıp gitti.

Betül bir çığlık attı ve "Sus" diye bağırdı. Daha sonra hızlıca yerinden kalktı ve mutfağa gitti. Eline bir bıçak aldı. Kaan ise arkasından gelmişti. Aralarında 2 adımlık mesafe vardı.

Kaan ; Beni mi bıçaklıyacaksın anne ?

Betül ; Yemin ederim yaparım sus.

Kaan yarım adım attı.

Kaan ; Babamın öldüğünü artık kabulleniceksin. Ben babamı hatırlamak istemiyorum. Yıllardır o yanımızda yok ve hiçbir zaman gelmiyecek. O, o gün alkollü olarak araç kullandı ya işte o gün terk etti bizi. Bak bende içiyorum. Kaybetmiyorum kendimi ama. Kaybetmiyorum.

Betül ; Şu anda sen kendini kaybettin, sus.

Kaan ; Hayır çok iyiyim anne. Babam öldü evet ama içkiyi bana bir miras gibi bırakmış aslında.

Betül ; Baban ölmedi.

Kaan ; 2 duble atınca öyle farklı şeyler düşünüyorsun ki. Fark etmeye başlıyorsun gerçekten.

Betül ; Konuşma lütfen.

Kaan ; Sen babam yanındaymış gibi tek başına otele gidecek kadar kafa. .

diyecekken Betül sağ elindeki bıçak ile Kaan'ın omzuna doğru elini yukarı kaldırarak hamle yaptı. Fakat Kaan, Betül bunu yaparken, bıçağı sımsıkı kavramış sağ elinin sol tarafına vurdu. Kaan'ın vurmasıyla beraber bıçak hızlı bir şekilde yön değiştirdi ve Betül'ün burnunun en üst tarafından başlayarak sağ çene altına doğru bir kesik oluşturdu. Bu kesik oluşur oluşmaz o acıyla Betül bıçağı yere fırlattı.

Kaan ; Anne , anne. Hemen hastaneye gidiyoruz. Tutuklanamaz Sinem ; Kaan.

Kaan ; Efendim Sinem hanım.

Sinem ; Markete ekleyeceğimiz yeni silahları cazip hale getirecek bir reklam oluşturmanı istiyorum. Bir kaç örnek oluşturup bana gösterir misin ? Duruma göre revize ederiz.

Kaan ; Peki.

Kaan önünde duran bilgisayardaki açık duran oyunu işaret etti. Ekranda oyunun market kısmı açıktı.

Kaan ; Hatırladınız mı ?

Sinem hafif gülümsedi. Geçen ay oyundaki büyük bir açık yüzünden herşey birbirine girmişti. Oyundaki ücretsiz satılan eşyalar bir anda ücretli olmuş, ücretliler ise ücretsiz olmuştu. Daha sonra yazılım ekibi sorunu hızlıca çözdü. O gün içinde satılan bütün eşyalar geri alındı. Özür olarak ise oyunu oynayanlara ücretsiz oyun içi kozmetik ürünleri verildi.

Sinem ; Hatırladım tabiki. Binlerce mail gelmişti.

6 SAAT SONRA

Kaan iş yerinden çıkıp eve gitti. Kapıyı açtığında mutfaktan ses duymuştu. Daha sonra Betül gözüktü.

Betül ; Hoş geldin oğlum.

Kaan ; Hoş bulduk anne.

Betül ; Aç mısın ?

Kaan ; Evet. Bir duş alayım yemek yiyelim sonra.

Betül ; Tamam oğlum.

Kaan banyoya girdi. Betül o ara sofrayı kurdu. Kaan ile beraber sofraya oturdular.

Kaan ; Çorban çok güzel olmuş anne. Ellerine sağlık.

Betül ; Afiyet olsun.

Kaan çorbasından son yudumu aldı ve kaseyi annesine uzattı.

Kaan ; Anne bir şey sorucam.

Betül ; Sor.

Kaan ; Bana biraz babamı anlatır mısın ?

Betül tabağa 4. köfteyi koyduktan sonra arkasını döndü. Tabağı Kaan'ın önüne koyduktan sonra sandalyeye oturdu.

Betül ; Bana aşkın ne olduğunu anlatan kişiydi o aslında. Onun sayesinde aşkın ne olduğunu öğrendim. Çok sevdim onu.

Betül bir bardağa sürahiden su doldurdu.

Kaan ; Nasıl tanışmıştınız ?

Betül ; Su ister misin ?

Kaan ; Olur anne.

Betül masadaki diğer bardağada su doldurdu.

Kaan ; Sağol anne.

Betül ; Babanla iş yerinde tanışmıştık. Beni yemeğe davet etmişti.

Kaan ; Hangi restauranttı ?

Betül ; Neresiydi. . . . Dur. Neresiydi ya. . . . Unutmuşum.

Betül'ün suratına bir moral bozukluğu yansımıştı.

Betül ; Gerçekten unuttum. Neresiydi. . . . Deliricem ! Neresiydi. . . .

Betül'ün yüzüne yansıyan o moral bozukluğu kendini ağlamaya bıraktı.

Betül ; Unutmuşum. Nasıl unuturum bunu.

Kaan bir anda yerinden kalktı.

Kaan ; Anne ağlama, ağlama. Bekle az.

Betül gözyaşlarını sildi.

Betül ; Ne oldu ?

Kaan ; Bekle geliyorum hemen.

Kaan odasına gitti ve bilgisayarını açtı. Annesine beklemesini söylemesinin bir nedeni vardı. Kaan, babası Tümer'in, annesi Betül'ü ilk yemeğe götürdüğü restaurantın ismini kayıt etmişti yani buna hazırlıklıydı. Kaan bilgisayarda annesinin anlattıklarını kayıt ettiği word dosyasını buldu ve açtı. Ctrl + F'ye bastı ve "Restaurant" yazdı. Bulmuştu. Bilgisayardan kalktı ve mutfağa geri döndü.

Betül ; Ne oldu ?

Kaan ; Lavaire Contun Restaurant

Betül ; Lava. . . Lave. . . . Ne dedin ?

Kaan ; Lavaire Contun Restaurant. Ortaköyde.

Betül ; Hatırlamıyorum. Hatırlayamıyorum. Off.

Kaan ; İlaçlarını aldın mı anne ?

Betül ; Aldım oğlum.

Kaan ; Tamam sakin ol annem. Ağlama ya, ağlama. bir şey yok.

Betül ; Böyle fotoğraf fotoğraf çok az bir şey hatırlıyorum o gün için.

Kaan ; Ne hatırlıyorsun ?

Betül ; Elimi tutuşunu, bana bakışını. . . . Gözlerime bakışını hatırlıyorum.

Kaan bir anda sordu.

Kaan ; Evlilik teklifi ettiği anı hatırlıyor musun ?

Sonra büyük bir hata ettiğini anladı annesinin büyükce bir kesik izi olan yüzüne bakarken.

Kaan ; Özür dilerim, özür dilerim. Bir şey demek istemedim.

Betül ; Neden özür diliyorsun oğlum hiçbir şey anlamadım.

Kaan ; Boşver anne. Ben salona geçiyorum. Eline sağlık bu arada.

Betül ; Yemeğine dokunmadın oğlum.

Kaan ; Yiyesim yok anne.

Kaan morali bozuk bir şekilde ayağa kalktı ve salona gitti. Kumandayı eline aldı, televizyonu açtı ve koltuğa uzandı. Betül sofrayı topladı. Daha sonra salona geldi ve boş bir koltuğa geçti.

Betül ; İyi misin oğlum ?

Kaan ; İyiyim annem iyiyim.

Televizyonda bir haber kanalı açıktı. Kadın sunucu morali bozuk bir şekilde anlatmaya başladı sıradaki haberi.

"Evet bir kadın cinayeti daha yaşandı sayın seyirciler. Daha gençliğinin baharında, 28 yaşında. Kayseride bir kadın cinayeti yaşandı. 28 yaşındaki Salih Aksoy eşi Beyza Aksoy'u karnından 4 el ateş ederek öldürdü. Katil zanlısı daha sonra intihar etti. İki tarafında aileleri sinir krizleri geçirdi. Korkunç olaydan geriye, daha 6 aylık bebek olan. . .”

Kaan kanalı değiştirdi ve yeni bir haber kanalı açtı.

Kaan ; Orospu çocuğu ya. Böyle çok şerefsiz var.

"Yumurta, çay, turp, yoğurt, sarımsak, soğan. Ne neyle yenmez ? İşte beraber tüketmemeniz gereken besinler ve doğru bilinen yanlışlar.”

Kaan ; Çay var mı anne ya ? Çay içesim geldi.

Sunucu bir vatandaşa soru soruyordu.

- Bazı besinler var ki doktorlar bir arada yemeyin diyor. Yumurtanın yanında çay içiyor musunuz ?

Betül ; Yaparım oğlum. Yapayım mı ?

"İçiyorum.”

Kaan ; Yapsan ne güzel olur annem.

Sonra başka bir vatandaş gözüktü.

"İçilmez.”

Sonra muhabir konuşmaya başladı.

Betül ; Tamam oğlum yapıyorum hemen.

Betül mutfağa gitti.

"Konumuz yemek. Neyi neyle yediğiniz, neyle karıştırdığınız o kadar önemli ki ! Besin kombinasyonu deniyor bunun adına. Turpla yoğurdu karıştırsan. . .”

derken kanal ana haber ekranına geri döndü. Ekranın sol ve alt kısmında kırmızı barlar ve o barların içinde SON DAKİKA yazıları belirdi.

"Sayın seyirciler bir son dakika haberi ile karşınızdayız. Dün Salim Oktan'ın uygunsuz görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından yeni bir flaş gelişme yaşandı.”

Ekranın alt kısmında "Ceyhun Karaman evinde ölü bulundu.” yazısı belirdi.

"Eski dışişleri bakanı Ceyhun Karaman evinde ölü bulundu. İlk belirlemeler olayın bir intihar vakası olduğu yönünde. Yetkililer durumu araştırıyor.”

Kaan içeri doğru bağırdı.

Kaan ; Anne Ceyhun Karaman hayatını kaybetmiş.

Betül ; Duyamadım oğlum.

Kaan sesini dahada yükseltti.

Kaan ; Ceyhun Karaman hayatını kaybetmiş. Eski dışişleri bakanı.

"Ceyhun Karaman 15 yıl siyasetin içinde kaldı. Daha sonra yeni kabinede yer almadı.”

Kaan eline kumandayı aldı ve tek tek kanalları değiştirmeye başladı. Bu sırada Betül içeriden geldi.

Betül ; Kim ölmüş oğlum ?

Kaan cevap veremeden Betül televizyona doğru baktı.

Betül ; Buda gitti. ALLAH taksiratını affetsin.

Kaan ; Amin anne amin.

"Ceyhun Karaman 8 yıl dışişleri bakanlığı görevini üstlendi. . .” Tutuklanamaz Kaan annesi Betül'ün bir şeyleri unutmasından dolayı şüphelendi. Yaşı ilerlediğinden dolayı normaldir diye düşündü önce fakat işi garanti altına almak istiyordu. Doktora gittiklerinde tetkikler yapıldı. Doktor Betül'ün Alzheimer olduğunu söyledi.

Kaan, Betül ve Doktor konuşuyorlardı.

Kaan ; Şimdi tam olarak ne olacak Doktor Bey ?

Doktor ; İlaç kullanıcak Betül hanım. Alzheimer bir nörolojik hastalıktır. Beyin dokusunda, sinir hücrelerinin küçülmelerine ve ölmelerine bağlı olarak beyin dokusunun kendiside küçülür. Buna bağlı olarak beynin işlevinde ciddi azalma olur.

Betül ağlamaya başlamıştı. Kaan annesi Betül'e döndü ve "Ağlama annem ya ağlama. İlaç kullanıcaksın. bir şey yok.” dedi. Daha sonra tekrardan doktora baktı.

Kaan ; Alzheimer sadece unutkanlık mı getirir ? Ben sadece bunu biliyorum.

Doktor ; Unutkanlık en belirgin özelliğidir. Yazma ve konuşmada sorunlar, aşina olunan işleri yaparken zorluk yaşamak, zaman ya da yer karışıklığı gibi belirtileride vardır.

Betül yanağındaki gözyaşıyla sordu.

Betül ; Bulunduğum yeri bile unutabilir miyim yani ?

Doktor ; Karamsar olmayın. Kullanacağınız ilaçlar hastalığın belirtilerinin azalmasına yardımcı olacaktır.

Betül hafif sesini yükseltti.

Betül ; Tedavisi yok mu ? Tamamen kurtulmamın bir yolu yok mu ?

Doktor 40 yıldır yaptığı mesleğinde bu soruyla defalarca karşılaşmıştı. Hep aynı üzüntüyü duyar fakat belli etmemeye çalışırdı.

Doktor ; Çok üzgünüm, şu anda bilinen kesin bir tedavi yöntemi yok. Tutuklanamaz Kaan ; Sinem hanım ben çıkıyorum.

Sinem ; Tamam görüşürüz yarın.

Kaan ; Görüşürüz, iyi akşamlar.

1 SAAT SONRA

Kaan elindeki poşetleri yere koydu ve zile bastı. Betül kapıyı açtı.

Betül ; Hoş geldin oğlum.

Kaan ; Hoş bulduk anne.

Betül evin giriş kapısının hemen önünde duran poşete doğru uzandı.

Betül ; Aliyim oğlum.

Kaan ; Gerek yok anne sağol.

Kaan 10'dan fazla poşeti kaldırdı ve içeriye girdi. Mutfağa yöneldi. Mutfakta poşetleri yere bıraktı.

Kaan ; Bir duş alayım annem. Sende o ara yemek yapar mısın ?

Betül ; Tamam oğlum.

Kaan duş aldı. Duştan sonra Betül ile beraber yemek yedi.

Kaan ; Eline sağlık anne.

Betül ; Afiyet olsun oğlum. Daha var doldurayım mı ?

Kaan ; Yok sağol anne, doydum.

Betül ; İyi tamam.

Kaan yerinden kalktı ve raftan bir bardak aldı. Bardağı masanın üzerine koydu. Daha sonra buzdolabından kolayı alıp bardağa doldurdu.

Kaan sofrayı toplayan annesine "Ben odama gidiyorum anne.” dedi.

Betül ; Tamam oğlum.

Kaan kola dolu bardakla beraber yürümeye başladı. Odasının önüne geldiğinde kapıyı açtı. Odaya girdiğinde bardağı bilgisayar masasının üzerine koydu. Bilgisayar kasasının power tuşuna bastı ve sandalyeye oturdu. Kolasından bir yudum aldı. Önce ekranda "American megatrends" yazısı gözüktü. Bilgisayarın açılmasını beklerken telefonuna bakmak istedi. Yerinden kalktı ve çıkardığı pantolonun cebinden telefonu aldı. Tekrardan bilgisayar masasının önünde duran sandalyeye oturdu. Ekranda "Hoşgeldiniz" yazısı belirirken telefondan İnstagrama girdi ve yeni gönderilere bakmaya başladı. Masaüstü geldiğinde telefonu mouseun sağ çaprazına koydu. Google Chrome'u açtı ve dolar/tl kuruna bakmak için arama ekranına "dolar tl" yazdı. Dolar kuruna baktıktan sonra tarayıcının yer işaretleri çubuğu bölümündeki Ekşi Sözlük platformuna girdi. Gündemde olan olaylara baktıktan sonra Steam'ı açtı ve bu aralar oynamaya başladığı bir mmorpg oyununa girdi.

24 DAKİKA SONRA

Kaan alt+tab'a bastı ve arka tarafta açık kalan Ekşi Sözlük sayfasını F5'e basarak yeniledi. Youtube'a girip bir müzik listesini açtı ve oyuna tekrardan döndü.

36 DAKİKA SONRA

Kaan oyunu kapattı. F5'e basıp Ekşi Sözlük sayfasını tekrardan yeniledi. Youtube'u kapattı. Mail gelip gelmediğini kontrol etmek için hotmail. com'a girdi. İşte her şey o anda başladı.

Kaan mail hesabına girdiğinde 10 yeni ileti gördü. 4'ünün aynı yerden gönderildiğini ilk bakışta anlamıştı. Çünkü başlıklarında "1" , "2" , "3" ve "4" yazıyordu. Başlığında "4" yazan mail bugün gönderilmişti.”1" yazan mail ise Cuma günü gönderilmişti. Kaan "1" yazan maile tıkladı. Gelen mail açıldığında bir oynat butonu gördü. Bir ses dosyası vardı karşısında. Mailin geldiği mail adresine baktı. Mail "tutuklanamaz@outlook. com" adresinden gelmişti. Tutuklanamaz Kaan ses dosyasını açmak için oynat tuşuna bastı.

"Nasılsınız ? Özlediniz mi beni ? Bu benim ilk ses kaydım ve şu anda bu sesi kayıt ederken bu sesi dinleyip dinleyemeyeceğinizi bilmiyorum. Söyleyeceklerime başlamadan önce Betül ve Kaan sizi çok seviyorum. İkinizde benim her şeyimsiniz.”

Kaan bu ses dosyasının babasından geldiğini anlar anlamaz şok geçirdi. Babasının o genç sesini duymak ona garip hissettirmişti. Dinlemeye devam etti.

"Sizi bırakıp gittim ve size bakacak yüzüm yok. Ben olmadan nasıl bir hayatınız olur bilmiyorum. Umarım çok kötü değildir.”

Tümer devam etti.

"İnsanlar geleceğe hatırlanabileceği bir şey bırakmalı diye bu sesi kayıt etmiyorum. Belki yaptıklarım yüzünden başınız belaya girecek fakat umrumda değil, gerçekten değil. Çünkü eğer bu kaydı dinliyorsanız büyük ihtimal ben ölmüşümdür. Ölü bir insanın kaybedecek bir şeyi olmaz. Pişmanlığı, kuşkusu olmaz. En güzelide ne biliyor musunuz ? Korkusuda olmaz. Çünkü ne yaparsa yapsın tutuklanamaz.”

Kaan babasının neden böyle konuştuğunu anlamaya çalışıyordu.

"Bu kaydı hem Betül'e hemde Kaan'a gönderiyorum. Başka bir ihtimal eğer bu kayıtlara ulaşırsa lütfen bu mail adreslerinin sahiplerine ulaşsın. Bu çok önemli.”

Tümer bir iç geçirdi ve konuşmaya devam etti.

"Kaan eğer bu kaydı dinlerken annen hayatta ise onu çok sevdiğimi söyle. Eğer değilse mezarını ziyarete git. Eğer tam tersi olmuşsa Betül sen yap bunu. İkiside hayatını kaybetmişse eğer. Bu kaydı dinleyen kişi, benim için mezarlarına birer gül koy.”

Kaan annesine bu durumu söyleyip söylemeyeceğinin hesabını yapmaya başlamıştı.

"Bir amaç uğruna bu sesleri kayıt ediyorum. Eğer bu kayıtlara ulaştıysanız ölümümü iyi araştırın çünkü düşmanlarım var. En büyük düşmanım ise abim Metin.”

Kaan bunu duyar duymaz amcası Metin'e olan güvenini sorguladı. Metin yıllardır yanlarındaydı. Abisi kardeşine ne yapmış olabilirdi ? Neden Tümer, Metin'i düşman olarak görüyordu ?

"Yaşarken bana düşman olan bazı kişiler vardı. Onlar her şeyi çok iyi ayarlamıştı. Onları bitirebilirdim. Zarar verebilir ya da öldürebilirdim ama bu hayatımın mahvolmasına yol açardı.”

Kaan babasının neden böyle öfkeli olduğunu düşünüyordu.

"Kaan belki seni hiç göremicem ve hiç sarılamıcam. Bunun için çok özür dilerim oğlum. Sen hayattaysan ve bu kaydı dinliyorsan 44 yaşında olman gerekir.”

Doğruydu. Kaan bunun doğru olmasına şaşırdı. Babası neden bu bilgileri araştırmıştı ?

"Oğlum yapmanı istediğim şeyler var. Annen yapamaz o çok yaşlı. Ben zaten çoğu şeyi ayarladım. Neredeyse her şeyi ben yapıcam fakat imkanlar kısıtlı. Bana yardımcı olman gerek.”

Kaan anlam veremiyordu. Babası bir şeyleri ayarladığını söylemişti. Neyi ayarlamış olabilirdi ?

"Planlarıma uyman ve bana inanman gerek. Boşa konuşmadığımı ve bunları ispat etmem için bazı şeyler ayarladım.”

Tümer saatine doğru baktı.

"Eğer her şeyi doğru olarak yaptıysam 2 dakika sonra elektrikler gidecek. Hemde bütün şehrin elektrikleri. 20 saniye sonra ise elektrikler tekrardan gelecek.”

Ses kaydı bitti ve Kaan kendi kendine söylendi.

Kaan ; Bir dakika. . . . Bir dakika, bir dakika. Cuma günü elektrikler kendiliğinden gitmedi. Bunu babam yaptı.

Kaan hemen Google'a girdi ve Cuma günü giden elektrikler için araştırma yapmaya başladı. Bu konu hakkında bulduğu haberlerde elektriğin tam olarak neden gittiğinin bilinmediği yazıyordu. Twitter'a girdi ve bu konu hakkında atılan tweetlere baktı. Elektrik kısa süre sonra geldiği için hakkında çok konuşulmamıştı.

Kaan hotmail. com'a geri döndü ve başlığında "2" yazan maile tıkladı. Yine bir ses kaydı vardı. Kaydı açtı ve dinlemeye başladı.

"Tekrardan merhaba. Sizi çok seviyorum. Bana inandınız mı ? Dün akşam saat tam 20;48'de elektriklerin gitmesi gerekti. Eğer gitmediyse başaramadım demektir.”

Kaan o günü hatırlamaya çalıştı ve hatırladı. Babasının söylediği saatlerde gitmişti elektrik.

"Yine de bu yetersiz. Planlarımın üst üste başarısız olma ihtimali var ama ben durmayacağım. Sıradaki planım için farklı seçenekler kullandım. Twitter, Youtube, Gmail, Facebook, Hotmail. Hepsini devreye sokarak deneyeceğim bu sefer.”

Kaan bu sefer ne olacağını merak ediyordu.

"İlerde bu ortaya çıkar mı bilinmez fakat ben bunu yapmak zorundayım. Şu anda yaparsam bunun bedelini bana ödeteceklerdir. O yüzden bunu yıllar sonra yapmak önemli. Eğer hayatta olsaydım bunu yapmazdım.”

Bir sessizlik olmuştu. Sonra bir ağlama sesi duyuldu.

"Çocuğumu elimden aldınız. Hesap vericeksiniz. Yaptıklarınızın hesabını vericeksiniz.”

Kaan, babasının öldürüleceğini anladığını ve bildiğini düşünmüştü.

"Abim. . . Abim en büyük düşmanımdı. Şu anda onunla aranızda nasıl bir ilişki var bilmiyorum ama ondan uzak durun. O iyi biri değil.”

Kaan dinlemeye devam etti.

"Abime gelicez ona gelicez ama önce söylemek istediğim başka bir şey var. Bencil davranmadım. Sadece benim değil hepimizin hayatını mahvedenlerdende hesap sormak istiyorum. Bir süper kahraman gibi görmeyin beni fakat gördüklerimi, suçlu olanları ifşa etmek istiyorum. Elimdeki belgeleri ortaya koyucam. Önce Salim Oktan'dan başlıcam. Katil olduğunu düşündüğüm, fuhuş yapan bir orospu çocuğu kendisi.”

Kaan inanamıyordu. İzlemeye devam etti.

"Eğer bu olursa az sonra Salim Oktan'ın ifşa görüntüleri sosyal medyada yayınlanacak. Görenler elbet olacaktır ve bu video elden ele dolaşarak herkese ulaşacak.”

Kayıt bitmişti. Kaan inanamıyordu. Bulunduğu maili kapattı ve üzerinde "3" yazan maile tıkladı. Bir ses dosyası vardı yine. Oynat tuşuna bastı.

"Tekrardan merhaba oğlum. Seni çok seviyorum. Eğer başarılı olduysam dün Salim Oktan'ın ifşa görüntülerinin her yere yayılmış olması gerekir. Şimdi sırada Ceyhun Karaman var. Ceyhun nasıl biri. Şerefsiz orospu çocuğunun biri. Babam hep derdi siyasetçiye hiçbir zaman güvenme diye. Kendisi siyaset bölümü okuyor.”

Kaan, eski dışişleri bakanı olan ve dün evinde ölü bulunan Ceyhun Karaman'nın babasıyla nasıl bir ilgisi olduğunu merak ediyordu.

"Aynı üniversitedeyiz şu anda. Millete zorbalık yapıyor aklı sıra. Evet şu anda susuyorum çünkü susmak zorundayım, ama onun unuttuğu bir şey var. Ben unutmuyorum abi. Ben unutmuyorum ve asla unutmayacağım. Kaç kişiyle uğraştı. Kaç kişi ondan nefret ediyor tahmin bile edemezsiniz. Düşünün, bir üniversitede okuyan kişi, o üniversitenin bir öğrencisi yüzünden okulu bırakıyor. Böyle bir şey mi olabilir mi ya ? Kaç kişi bu şerefsiz yüzünden okulu bıraktı. İnsanlara korku yayıyordu. Olabilir mi böyle bir şey ? Arkası güçlüydü ve kimse ona ses çıkartamıyordu. Yaptıklarının bedelinin çok ağır olacağını ve onun peşini asla bırakmayacağını bilmiyordu bunu yaparken. Şimdi hesap sorma vakti.”

Kaan, babasının Ceyhun Karaman için ne yaptığını düşündü. Ne yapmış olabilirdi ?

"Ona ve polise şimdi hiç görmek istemeyeceği bir video atıyorum. Zamanında Esma'yı nasıl öldürdüğünü biliyordum fakat susmak zorunda kaldım. Eğer susmasaydım bende ölürdüm. O kızı öldürdüğünde onu videoya kayıt etmiştim. Hiçbir şey yapamamak o kadar kötüydüki. O kadar kötüydüki susmak. Olayın üzerini kapattılar fakat ben kapatmadım.”

Ses kaydı kapanmıştı.

Tümer 45 sene önceden ileri tarihli mailler, twitler, durumlar, paylaşımlar göndermişti. O zamanlar yapamadıklarını hayatta olmadığı şu anda yapıyordu. İçe bastırdıklarını, sustuğu anlarını hiçbir zaman unutmadı ve bu yüzden bir plan yaptı.

Kaan başlığında "3" yazan mailden çıktı. Sıra bugün gelen son maildeydi. Üzerinde "4" yazan bu maile tıkladı. Yine bir ses kaydı vardı fakat bu sefer alt tarafta bir telefon numarası gözüktü. Kaan oynat tuşuna bastı.

"Selam. Yine ben. Daha demin sana sarıldım biliyor musun ? Bu kaydı çekmeden önce sana sarıldım oğlum. Kaan tabi sen benim sarılmamı annenin karnında hissettin.”

Kaan'ın yüzündeki bir gülümseme oluşmuştu.

"Şimdi asıl konuya geçelim. Eğer ses kayıtlarında söylediklerim gerçekleştiyse artık bana güvenmiş olmanız gerekir. Bugün başlıyoruz.”

Kaan kendi kendine söylendi.

Kaan ; Neye başlıyoruz baba. Neye . . . .

"Bunu tek başıma yapamam demiştim. Kaan maile bir telefon numarası yazdım. O numarayı saat 21;00'dan önce özelden ara ve televizyonu açmasını söyle.”

Kaan ekranın sağ alt kısmında bulunan saate baktı. Sadece 2 dakika vardı. Eline telefonu alıp sandalyeden kalktı. Maile bakıp numarayı çevirdi ve ara tuşuna bastı. Ara tuşuna basar basmaz bu numaranın zaten rehberde kayıtlı olduğunu anladı. Amcası Metin'i arıyordu.

Elinde telefonla beraber salona doğru yürümeye başladı. O sırada telefon çalıyordu. Hızlı adımlarla salona geldi.

Betül ; Oğlum ?

Kaan annesine doğru yöneldi ve elini kumandayı tutan annesinin eline doğru uzattı.

Kaan ; Sen niye ağladın ? Neyse. Kumandayı versene az.

Kumandayla kendi eli arasında bir parmaklık mesafe varken Betül kumandayı yaklaştırdı. Kaan kumandayı eline aldı ve kanalları değiştirmeye başladı.

Betül ; Oğlum ne yapıyorsun ?

Kaan ; Az bir dak. . .

diyecekken Metin telefonu açtı.

Metin ; Efendim Kaan.

Kaan ; Televizyonu aç amca.

Metin ; Neden ?

Kaan sesini biraz daha kalınlaştırdı.

Kaan ; Televizyonu aç amca.

Kaan amcasının cevabını dinlemeden telefonu kulağından indirdi ve saate baktı. 20;59'du. Haber kanallarında da 20;59 yazıyordu. Tekrardan kulağına götürdü telefonu.

Kaan ; Sen babama ne yaptın ?

2 saniyelik bir sessizlik oldu.

Betül ; Oğlum ?

Kaan ; Babama ne yaptın lan sen orospu çocuğu ?

Metin ; Lan sen ne diyorsun şerefsiz. Ağzını topla pi. . .

derken televizyondan önce bir cızırtı geldi. Kaan bu cızırtı gelir gelmez amcasının söylediklerini dinlemeden telefonu kulağından indirdi. Televizyonun sağ alt köşesinde bulunan saate doğru bakıyordu. 20;59 yazan yer 21;00 oldu ve ekran bir anda karardı. Kanalın logosu bile gitmişti. Kaan 2 saniye bekledikten sonra kumandayla kanalları değiştirmeye başladı. Bütün kanallar kararmıştı.

Betül ; Oğlum neler oluyor ?

Sonra Tümer gözüktü. Bir koltukta oturmuş ve kameraya doğru bakıyordu. Betül Tümer'i görür görmez yerinden kalktı.

Betül ; Tümer. . .

Tümer önce gülümsedi ve şöyle dedi ;

"Beni hatırladınız mı ?"

Tutuklanamaz - Çok hayırlı bir iş yapıyorsunuz Betül hanım. Ailesi öldükten sonra onu sahiplenecek kimse olmadı. 2 aydır biz bakıyoruz.

Betül ; Keşke hepsine yardımcı olabilsem fakat imkansız. Umarım buradaki herkesin Kaan gibi bir ailesi bir yuvası olur.

- İnşallah Betül hanım, inşallah.

Görevli Betül'e bir kağıt uzattı.

- Son bir imzanız kaldı. Daha sonra her şey resmiyete kavuşmuş olacak.

Betül kağıdı aldı.

- Buyrun kalem vereyim size.

Görevli kalemi Betül'e uzattı. Betül kalemi aldı ve kağıtta yazanlara ufak bir göz gezdirmeye başladı.

a. ) Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya her ikisinin de otuz yaşını doldurmuş bulunmaları,

b. ) Evlat edinecek kişi veya eşlerin, evlat edinilenden en az 18 (on sekiz) yaş büyük olması,

c. ) Çocuğun, evlat edinen tarafından en az bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması,

d. ) Evlat edinmenin her halde çocuğun yararına bulunma,

e. ) Ayırt etme gücüne sahip olan çocuğun rızasının alınması,

f. ) Çocuğun ana ve babasının rızasının bulunması, (22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 311 ve 312. maddelerinde yer alan hükümler hariç)

g. ) Çocuğun vesayet altında olması halinde vesayet dairelerinin izninin alınmış olması,

h. ) Evlat edinenin en az ilkokul mezunu olması şeklinde özellikler aranır.

Betül kağıdı masaya koydu ve sağ alt taraftaki imza için boş bırakılan yere imzayı attı. Daha sonra kağıdı görevliye uzattı. Görevli kağıdı aldı.

- Hayırlı olsun. Artık resmi olarak Kaan'ın annesi sizsiniz. Tutuklanamaz Metin kardeşi Tümer'i dövüyordu.

Metin ; Bir bok olmaz lan senden. Bıktım lan senden, bıktım. Şerefsiz.

Yüzü mosmor olmuş Tümer ağlayarak cevap verdi.

Tümer ; Abi niye yapıyorsun bunu ? Bana nasıl el kaldırabiliyorsun ? Arkadaşlarıma yalan söyleyemiyorum artık. İş yerindekiler suratına ne oldu diye sürekli soruyor. Senin yüzünden okul hayatım da mahvoldu. Ben sana ne yaptım ?

Metin ; Kes lan kes. Piç kurusu. Senden adam olmaz. Kalıbına sıçayım senin ya. Kimseye sözünü geçiremiyorsun, kimse adam yerine koymuyor seni.

Tümer ; Elinde tesbih var diye kendini sen adam mı sanıyorsun abi ?

Metin, Tümer'in bu cevabı karşısında öfkesinin limitlerini zorladı.

Metin ; Bekle sen bekle.

Metin içerden oklavayı aldı ve kardeşinin yanına geldi. Gelişi güzel vurmaya başladı.

Metin ; Tek bildiğin bilgisayar lan şerefsiz. Hayat dışarıda bilgisayarda değil. Bunu anlayana kadar gerekirse kafanda 100 tane oklova kırıcam. Öğreniceksin bunu. Benim dediğim olacak benim.

Tümer ; Abi yapma abi.

Metin ; Annem ve babamda utanıyordur senden. Mezarlarında bile rahat bırakmıyorsun onları şerefsiz. Tutuklanamaz Kaan annesi Betül'ü farklılık olsun diye bir sushi restaurantına götürmüştü. Siparişler gelmiş ve yemekler yenmişti.

Kaan ; Baya beğendim ya. Biz daha önce niye yememişiz ki ?

Betül ; Ön yargıdan oğlum. Çiğ balık dediler yıllarca ve insanların sushiyi duydukları anda midesininin bulanmasına sebep oldular. Midye, kokoreç yerler sushi'ye laf atarlar. Bir kerede Canan ablanla yemiştik. Oda çok beğenmişti.

Kaan ; Çok haklısın anne. Midyenin nasıl yapıldığını bilseler afedersin dışkı mı bu diyecek insanlar vardır.

Kaan garsonla göz göze geldi. Sağ elininin baş parmağıyla işaret parmağını birleştirdi ve elini havaya kaldırdı. Daha sonra elini sağa sola hareket ettirdi.

Betül ; Her insanın yaklaşımı farklı oluyor oğlum. Kimi et sevmiyor, kimi balık sevmiyor. Bir şey diyemeyiz.

Garson oturdukları masaya elindeki adisyon kutusu ile geldi ve Kaan'a uzattı. Kaan kutuyu aldı.

Betül ; Bir su alabilir miyim ?

"Tabii ki efendim.”

Garson gitti. Kaan adisyon kutusunu açtı.

Betül ; Ne kadar tutmuş.

Kaan ; 64 lira 80 kuruş.

Betül ; İyi ya bir şey değil.

Kaan ; Parasını hak ediyor sonuna kadar.

Betül ; İlacımı içeyim daha sonra lavobaya giderim ve kalkarız.

Kaan ; Tamam anne.

Kaan adisyon kutusuna 70 lira koydu. Garson elinde su ile geldi ve Betül'e verdi. Garson kutuyu aldı ve gitti. Betül çantasından ilacını çıkarttı ve ağzına attı. Daha sonra üzerine su içti. Garson geldi ve para üstünü bıraktı.

Betül ; Ben lavaboya gidiyorum. Gelicem şimdi.

Kaan ; Tamam anne.

Betül masadan kalktı ve lavaboya gitti. Lavaboya gittiğinde 3 tane ayna lavabo kombini vardı. İlk aynanın önünde durdu. 2 sağ tarafta 20'li yaşlarda genç bir kız vardı. O saçını düzeltirken Betül ise elini yıkıyordu. Betül'ün yanındaki kız saçını düzeltmeyi bitirdi ve lavabodan çıktı. O çıkar çıkmaz Betül içerde kimsenin olmadığından emin olmak için tüm tuvalet kabinlerini tek tek kontrol etti. Kimsenin olmadığından emin olunca boş bir tuvalet kabinine girdi ve kapıyı kapattı. Kapıyı kapatır kapatmaz ağzından yutmadığı ilacı çıkarttı, tuvaletin deliğine attı ve sifonu çekti. Tutuklanamaz Tümer'in arkadaşı Furkan , Tümer'in yaralarına pansuman yapıyordu.

Tümer ; Dur lan acıyo.

Tümer ; Lan bastırmasana amına koyim.

Furkan ; Kanka ne yapiyim. Çok özür dilerim ama yapacak bir şey yok. Dayanıcaksın.

Tümer'in gözleri dolmuştu.

Tümer ; Sikicem ya vallahi sikicem.

Furkan ; Kanka bu böyle olmaz. Nereye kadar böyle dayanıcaksın abine ? Bu kaç oldu amına koyim. Yemin ederim içim parçalanıyor seni böyle görünce.

Tümer ; Öyle bıktım ki her şeyden. Her şey üst üste geliyor, hiçbir şeyde şansım yok. Abim bir yandan üzerime geliyor, bir kıza açılsam yüzüme bakmıyor. Bunların üzerine birde ülkenin sorunlarını , etrafımda olan biteni kafama takıyorum.

Furkan ; Neyi takıyon la boşver. Koyun gibi gidip versinler yine oylarını. Biz görevimizi yapıyor muyuz yapıyoruz. Yapıyoruzda muhalefettende bir sik olacağı yok. Mecburluktan oy atıyorum ben.

Tümer ; Kanka olmuyor olmuyor. Ben senin gibi düşünemiyorum. Olaylara senin baktığın açıdan bakmıyorum. Dışarıda gezen binlerce fakir insanı düşünüyorum. Aç kalan insanları düşünüyorum. İktidarında muhafeletinde amına koyim. Hiçbirinden bir sikim olmaz. O konuda haklısın.

Furkan ; Kanka yapacak bir şey yok. Biz sadece oy verebiliriz.

Tümer, Furkan'ın gözünün içine keskin bir bakış attı.

Tümer ; Yok yere ölen insanları düşünüyorum.

Furkan ; Hayır, hayır, hayır onu düşünme. Manyak mısın oğlum ?

Tümer ; O video gözümün önünden gitmiyor kanka. O Ceyhun denilen orospu çocuğunun o kızı öldürmesi gözümün önünden gitmiyor. Susmak ve buna zorunda olmak çok kötü.

Furkan ; Bu işler şakaya gelmez. Arkaları güçlü ve yapacağın hiçbir şey yok. Sakın aklından geçirme kanka, öldürürler seni.

Tümer ; Biliyorum. Bu sır ölene kadar benimle kalacak. Tutuklanamaz Altın kelebekin kadın sunucusu sağ elinde tuttuğu altın kelebek ödülü ile sol elinde tuttuğu kağıttan ödülü hak kazananı açıklamak üzereydi.

"En iyi erkek oyuncu Salim Oktan"

Erkek sunucu yineledi.

"En iyi erkek oyuncu ödülümüz Salim Oktan'a gidiyor.”

Salim Oktan yerinden kalktı ve sahneye doğru yürümeye başladı. Ödül törenini izleyenler kendisini alkışlıyordu. Salim önce sahneye geldi ve kadın sunucuya elini uzattı. Daha sonra kadın sunucunun kendisine uzattığı ödülü aldı ve mikrofunun başına geçti.

Salim ; Teşekkür ederim gerçekten. Çok emek verdim, çok çalıştım ve başardım. Çok kötü yollardan geçtim. Bu ödülü almak benim için büyük bir gurur ve şereftir.

Salim altın kelebek ödülünü aldıktan sonra gazeticilerin sorularını yanıtladı. Dışarıda yemek yedi, lüks bir restauranta gidip içki içti ve daha sonra VİP aracıyla beraber eve geldi. Evde onu 10 tane kadın bekliyordu. Kendine bir ödül vermişti. Tutuklanamaz Kaan ve Betül evde yemek yiyorlardı.

Kaan ; Anne bir şey sorucam.

Betül ; Efendim.

Kaan ; Canan abla ile görüşüyor musun ? Uzun zamandır görmedim onuda. Hatta bayadır görmüyorum. Ne oldu ona, aranız bozuk mu ?

Betül'ün gözlerinin önüne o anlar gelmeye başladı.

2 YIL ÖNCE

Betül Canan ile beraber sinemaya gitmişti. Sinemadan sonra 2'şer tane Miller marka bira alıp sahilde oturdular.

Canan ; Film çok güzeldi ya.

Betül ; Evet. Sonunda ağlıyacaktım zor tuttum kendimi.

Canan ; Kerem gibileri bakmaz bize. Böyle aşklar anca filmlerde olur.

Canan birasından bir yudum aldı.

Canan ; Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama bir şekilde doğru insanı buluyorlar. Aşık oluyor lan. Aşk diye bir şey kaldı mı diye soruyorum ama o gerçek her zaman suratıma tokat gibi çarpıyor. Var abi var. Sadece biz göremiyoruz.

Canan birasından bir yudum daha aldı. Betül de aynısını yaptı.

Canan ; Tipe bakıyor muyum diye sorarsan hayır bakmıyorum.

Betül hafif gülümsedi.

Betül ; Hiç mi ?

Canan ; Yani ilk bakışta bakıyor olabilirim biraz.

Beraber güldüler.

Canan ; O duyguyu vermesi lazım ama veremiyor. En son 5 sene önce birinden hoşlanmıştım. O günden beri gerçekten hiç o duyguyu yaşayamadım.

Betül tüm cesaretini bir anda topladı.

Betül ; Belki doğru yere bakmıyorsundur Canan.

Canan'ın kafasında bir anda 1000 tane soru işareti belirdi.

Canan ; Anlamadım lan ne diyorsun.

Betül Canan'a doğru hafif yaklaştı fakat konuşmuyordu. Sessizce Canan'ın gözlerine doğru baktı.

Canan ; Ne yapıyorsun lan ?

Betül ; Doğru yere bakmanı istiyorum Canan.

Betül dudaklarını Canan'a doğru yaklaştırdı. Canan'ın dudaklarıyla arasında 2 parmak mesafe vardı ki Canan yerinden kalktı ve sinirli şekilde bağırdı.

Canan ; Betül sen ne yapıyorsun ?

Betül ; Özür dilerim yapmamalıydım.

Canan ; Bir süre hatta bir daha konuşmayalım. Aramızdaki ilişkiyi farklı bir boyuta geçirmişsin sen çok belli. Şu yaptığından sonra ne yapacağımı bilem. . . .

BUGÜN

Betül, oğlu Kaan'ın Canan abla ile aranız bozuk mu sorusuna cevap verdi.

Betül ; Hayır değil. Tutuklanamaz Merve, Tümer'in patronuydu ve aynı zamanda iyi arkadaştılar. Akşam saat 20:00'da Merve'nin doğum günü için bir parti planlanmıştı. Partiye Tümer de davetliydi. Tümer arabasına atlayıp partinin planlandığı yere, otele gitti. Arabasını valeye teslim etti ve içeriye girdi.

Görevli ; Hoş geldiniz.

Tümer ; Sağolun. Merve Şanslı'nın doğum günü partisi için gelmiştim.

Görevli ; Davetiye kartınız var mı ?

Tümer davetiye kartını görevliye uzattı. Görevli kontrol etti.

Görevli ; Buyrun geçebilirsiniz. Asansörden 6. Kata çıkacaksınız.

Tümer ; Sağolun teşekkür ederim.

Tümer asansörle 6. Kata çıktı. Oraya çıktığında kocaman bir parti odası karşıladı onu. Deniz manzaralı bu yer boğaz köprüsünü bir portreymiş gibi görüyordu. Tümer ilk geldiğinde az kişi vardı. Zaman ilerledikçe partiye gelen kişi sayısı fazlalaştı. Merve geldi, pasta kesildi ve içkiler içilmeye başlandı.

Merve gecenin ilerleyen saatlerinde eşiyle beraber gelen kişilerle sohbet etmek için gezmeye başladı. Kısa süreliğine gelen kişiyle ilgileniyor, daha sonra diğer kişiye geçiyordu. Sıra Tümer'e gelmişti.

Merve ellerini iki yana açtı ve Tümer'e doğru yürümeye başladı. Eşi de arkasından geliyordu.

Merve ; Hoş geldin canım.

Tümer ; Hoş bulduk.

Sarılmayı bıraktılar.

Merve ; Nasılsın ?

Tümer ; Çok iyiyim sağol. Sen ?

Merve ; İyiyim bende. Bu arada eşimi tanıştırayım.

Mervenin yanında duran eşi Tümer'e elini uzattı.

"Merhaba ben Salim, Salim Oktan.” Tutuklanamaz Betül bilgisayarını açtı ve Steam'e girdi. Oradan CS GO'yu açtı. Ranked girip oynamaya başladı.

2 SAAT SONRA

Oyun oynamaya devam ederken evin kapısının açıldığını duydu. Duyar duymaz alt + f4'e bastı, monitörü kapattı ve yüksek sesle kendi kendine konuşmaya başladı.

Betül ; Short'tan ses duydum.

Betül ; Long var.

Betül ; Çözemez, çözemez, çözemez.

Betül ; Helal lan size.

Betül , Ben daha oynamıcam, çıkıyorum. TS gelin.

Betül ; Abi, Betül Abla aimini baya geliştirmiş.

Betül ; Sürekli oynuyoruz oğlum. Az ölüm maçı girmedik. Alıştı ama bir süre oynayamıcak yakın zamanda. Bende çok girmem belirli süre.

Betül ; Neden ki abi ?

Betül ; Hamile çünkü.

Betül ; Ooo abi hayırlı olsun. Çok mutlu oldum. Kız mı erkek mi ?

Betül ; Erkek

Betül ; İyi abi, Allah analı babalı büyütsün. Ad düşündünüz mü ?

Betül ; Kaan koyduk adını.

Betül ; Heyacanlı mısın abi ?

Sonra biri kapıyı tıklattı ve daha sonra açtı. Gelen Kaan'dı. Betül fark etmesine rağmen ona bakmadı.

Betül ; Çok heyecanlıyım. Baba olacağını bilmek garip bir şey. Hepinize nasip olur umarım kardeşim.

Betül ; İnşallah abi.

Kaan seslendi.

Kaan ; Anne.

Betül sesin geldiği yöne doğru döndü.

Betül ; Efendim oğlum.

Kaan ; Ne yapıyorsun ?

Betül ; Babanla konuşuyorum.

Kaan ; İyi. İlaçlarını aldım.

Betül ; Sağol oğlum.

Kaan ilaçları annesine verdikten sonra odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Tutuklanamaz Tümer ; Şok oldum ya ilk gördüğümde seni.

Tümer Merve'ye döndü.

Tümer ; Hiç söylemedin Merve banada.

Salim ; Seni mi ? Salim Bey demen gerekiyordu.

Salim bunu söyler söylemez ortam bir anda ciddileşmişti. Salim gülerek devam etti.

Salim ; Arkadaşın ne iş yapıyordu ya. Şey. . . Yazılımcıydı değil mi ? Boş iş yani.

Merve ; Salim ?

Tümer Salim'e sinirli bir şekilde bakmaya başladı.

Salim ; Bu arkadaş kim ya ? Yenilerden mi ?

Tümer ; Şu anda ne yaptığını anlamakta güçlük çekiyorum.

Salim ; Diyorum ki hemen yüz alırsınız. Hemen ya. Sana daha açık konuşayım. Seninle aynı klasmanda değiliz. Sen benim bulunduğum mertebeye hiçbir zaman gelemiyeceksin.

Tümer ; Saçmalıyorsun şu an.

Merve ; Salim ne diyorsun gerçekten ?

Salim ; Had bildiriyorum sevgilim. Herkes haddini bilecek.

Merve üzgün bir şekilde Tümer'e "Kusura bakma" dedi. Tümer yanlarından ayrılıp partiyi terk etti. Tutuklanamaz Canan ve Betül barda oturuyorlardı.

Canan ; Şimdi ne yapıcaksın peki ?

Betül ; Bilmiyorum. Kendimi çok yanlız hissediyorum.

Canan ; Çok üzgünüm keşke yapabileceğim bir şey olsa.

Betül ; Üzülme ya, üzülme. Ben üzülüyorumda ne oluyor. Elime hiçbir şey geçmiyor ve geçmeyecekte. Boşa üzülüyorum. Bunu kabullenmem gerek. Yanlızlığımda çok uzun sürmeyecek.

Canan ; Neden ?

Betül ; Çünkü hamileyim. Tutuklanamaz Tüme, iş yerinde beraber çalıştığı arkadaşı olan Merve'nin eşinin, doğum günü partisinde ki söylediklerinden çok rahatsız olmuştu. O gün partiyi terk edip eve geldi. Eve geldiğinde sinirden yerinde duramıyordu. Evin içinde sürekli yürüyor, odalardan odalara hareket ediyordu.

Tümer kendi kendine söylendi.

"Elbet bir şey saklıyorsun biliyorum. Bunu öğrenicem. Bir açığını bulucam.”

Tümer yine söylendi.

"Kim bilir ne karıştırıyorsun. O egolu suratına sıçayım senin orospu çocuğu.”

Tekrardan söylendi.

"Senin gibi insanlardan çok var. Bir şey başardıklarında her şeyi söyleyebileceğini zannederler. Kendinizi ulaşılamaz görürsünüz. Hiç kimse sizin geldiğiniz yere gelemez düşüncesine kapılırsınız.”

Tümer söylenmeyi bıraktı ve odasına gitti. Bilgisayarını açtı ve Salim Oktan ile alakalı araştırma yapmaya başladı. Önce hangi ödülleri kazandığını, kaç yıldır oyuncu olduğunu öğrendi. Araştırmaya devam ettikçe aile bireylerini, nerede oturduğunu, yakın arkadaşlarını, nerelerde takıldığına ulaştı ama bunlar önemsizdi. O, Salim Oktan'ı bitirebilecek bir detay arıyordu. Öyle bir şey bulmalıydı ki, Salim Oktan tekrardan ayağa kalkmamalıydı, kalkamamalıydı. Tutuklanamaz Mezarlıkta cenaze namazını kıldıran imam konuşuyordu. Betül ve Metin ağlıyor, Metin'in eşi ise Metin'i teselli ediyordu.

İmam ; Muhterem Tümer kardeşimiz için, ALLAH rızası için El Fatiha.

Betül, Metin ve Metin'in Eşi Fatihayı okuduktan sonra defin işlemleri başladı. Tutuklanamaz Tümer, Salim Oktan için araştırma yapmaya devam ederken bir şey dikkatini çekti. Twitter da Salim Oktan'ın isminini geçtiği bir tweet vardı. 4 gün önce paylaşılmıştı. Yabancı hesaptan atılmış, az takipçili kadın bir hesaba aitti. Twitte Salim Oktan'ın hesabı etiketlenmiş ve ingilizce olarak "Dün gece ne kadar güzeldi.” anlamında bir cümle yazıyordu. Tümer bu cümlenin altından hemen bir şey çıkarmadı fakat kovalayabileceği bir şey bulmuştu.”Ya Salim Oktan Merve'yi aldatıyorsa ?"diye düşündü. Tutuklanamaz Canan buluşacakları cafede Betül'ü bekliyordu. Bir sigara yaktı ve beklemeye devam etti.

20 DAKİKA SONRA

Cafenin girişinden Betül gözüktü. Bunu gören Canan yerinden kalktı ve Betül'e sarıldı.

Canan ; Hoş geldin canım.

Betül ; Hoş bulduk.

Daha sonra Canan, Betül'ün karnına doğru baktı.

Canan ; Baya büyümüş ya bu. Kaç aylık oldu ?

Betül ; 6 Aylık. Tutuklanamaz Tümer, Salim Oktan'ın ev adresini öğrenmişti. Sarıyerde bir villada kalıyordu. Google Street View'den o adrese baktı. Villayı biraz inceledi. Girişte bir kamera görmüştü. Kameraya erişim sağlamak için uğraştı ve erişim sağladı fakat bu yetersizdi. Eve girip çıkanlar Tümer'in bir işine yaramazdı. Başka bir kamera var mı diye araştırdı fakat bulamadı. Tümer'e daha somut bir şey lazımdı.

Arabasına atladı ve adrese gitti. Salim Oktan'ın kaldığı villaya yakın bir yere arabasını park etti. Tümer arabasını park ettikten sonra yokuş aşağıya park edilen arabaların arasından yürümeye başladı. Etrafta bir çok villa görüyordu ve etrafı demir çitlerle kapatılmıştı. Villaların içindeki güvenliklerin bakışları arasında Salim Oktan'ın adresine doğru yürümesini sürdürdü. 15 Dakika sonra ise Salim Oktan'ın villasının önündeydi. Dikkat çekmemek için önce villanın önünden villayı inceleyerek yürüyüp gitti. İlk bakışta bir güvenlik görevlisi göremedi. 20 dakika aşağıda bekledikten sonra tekrardan yokuştan yukarı çıkmaya başladı. Villanın önüne geldiğinde adımlarını yavaşlattı ve tekrardan içeriye doğru baktı. İçerde ışık yanıyordu. Kamera var mı diye baktı. Google Street View'den görmüş olduğu ve erişim sağladığı kameradan başka bir kamera görmedi.

Başka bir yol bulmak için etrafı incelemeye başladı. Villanın arka tarafına gidebilir miyim diye düşündü ve yokuştan yukarıya çıkmaya başladı. Sola dönebileceği ilk sokaktan döndü ve o yolun sonundan tekrardan aşağıya yürüdü. Salim Oktan'ın Villasının bulunduğu konuma yaklaştığını anladıkça bunun olanaksız olduğunu anladı. Çünkü Salim Oktan'ın villasından başka bağımsız bir villa vardı. Orayı incelerken kapıdaki güvenlik onu gördü. Kulübesinden çıktı ve Tümer'in yanına geldi.

Güvenlik : Buyrun neye baktınız ?

Tümer : Yoo öyle baktım ya. Çok güzel evler abi.

Güvenlik : Anladım. Güzeldir ama burada böyle durman doğru değil. Yanlış anlaşılır.

Tümer : Kusura bakmayın abi. Sizi zor durumda bırakmak istemedim.

Güvenlik : Sıkıntı yok.

Tümer güvenliğin yanından ayrıldı ve geldiği yokuşu çıkmaya başladı. Çıkarken güvenliğe seslendi.

Tümer : Kolay gelsin.

Güvenlik : Sağolun.

Tümer bunun böyle olmayacağını anlamıştı. Salim Oktan bir şeyler karıştırıyorsa bile bunu öğrenmek için başka bir yol bulmalıydı. O eve bir şekilde girebilirdi belki fakat Tümer bir şeyler bulsa bile yakalanmamalıydı. O eve girdiğinde onu neler beklediğini ve işine yaracak bilginin ne zaman geleceğini bilmiyordu. Arabasına doğru yürürken "Merve'ye söylesem ne olur acaba ? " diye düşündü. Tutuklanamaz Mezarlıkta Tümer defin edildikten sonra Metin'in Eşi Metin'e söylendi.

Metin'in Eşi ; Bu kim ?

Metin ; Bende bilmiyorum.

Birlikte tanımadıkları kişinin yanına gittiler.

Metin ; Merhaba.

Tanımadıkları kişi cevap verdi.

"Merhaba"

Metin ; Çok ağladınız. Kardeşimi nereden tanıyorsunuz ?

Tanımadıkları kişi gözyaşlarını sildi ve cevap verdi.

"Sevgilisiydim.”

İkiside şaşırdılar.

Metin ; Adınız neydi ?

"Betül ben.” Tutuklanamaz Tümer ertesi gün işe geldiğinde patronu Merve odasına çağırdı.

Merve ; Az odama gelir misin ?

Tümer ; Geliyorum.

Merve ; Ne yapıyorsan bırak ve hemen gel lütfen.

Tümer ; Peki.

Merve odasına doğru ilerlerken Tümer arkasından gidiyordu. Merve zaten açık olan odasının kapısını sonuna kadar açtı ve içeriye girdi. İçeriye girdikten sonra koltuğuna oturdu. 4 adım arkasından gelen Tümer de içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Daha sonra masanın hemen önünde duran koltuklardan birine oturdu.

Tümer ; Evet seni dinliyorum.

Merve ; Dün yaşananlardan dolayı çok üzgünüm. Seninle kaç yıllık dostluğumuz var. Biliyorsun ki burada patron işçi ilişkiside yok.

Merve ilk defa bu kadar resmi konuşuyordu belki de. Tümer bu konuşmadan hemen ne olduğunu sezmişti fakat yine de dinlemeye devam etti.

Merve ; Bir karar almak zorundaydım ve aldım. Çok üzgünüm bunun için fakat buna mecburum. Beni anlamanı istiyorum. Tazminat hakkını alıcaksın bundan şüphen olmasın. Hak ettiğin n. . .

Tümer araya girdi.

Tümer ; Eşin seni aldatıyor. Tutuklanamaz Metin ve eşi, Tümer'in bir sevgilisi olduğunu bilmiyordu. Betül'ü ilk defa görmüşlerdi ve adınıda ilk defa duymuşlardı.

Metin ; Betül, Betül. Yok ya hiç duymadım. Ne zaman tanışmıştınız ?

Betül ; 2 sene oldu.

Metin ; Anladım. Zaten neden anlatsın ki bana. Kardeşimin ölmesi hepimizi derinden sarstı. Ben şu anda çok yanlız hissediyorum kendimi.

Metin tekrardan ağlamaya başladı.

Metin ; Kardeşim , canım kardeşim. Şimdiden yokluğunu hissediyorum. ALLAH yardımcım olsun onsuz hayat çok zor olacak. O kadar çok severdim ki onu.

Metin'in Eşi ; Canım ya.

Betül de gözyaşlarını tutamadı.

Betül ; Ya ben ne yapıcam ? Kafayı yememek için zor tutuyorum kendimi. Bu gerçeği kabullenmek o kadar zorki benim için. Oğlum da babasız büyüyecek. Ne yapıcam ben şimdi ?

Metin ; Oğlun mu ?

Betül ; Evet, hamileyim.

Metin ; Sakinliğini koru. Bir ad düşündün mü onun için ?

Betül ; Kaan.

Metin ; Kaan artık bizimde çocuğumuz, kardeşimin kanını taşıyor. Ne ihtiyacın olursa olsun yanındayız.

Betül ; Çok sağolun.

Betül, Metin'in numarasını aldı ve yanlarından ayrıldı. O gün bir bara gitti ve içmeye başladı. Tümer'in ölümünden dolayı hem ağlıyordu hem içiyordu. Onun üzgün olduğunu gören biri yanına geldi.

"Merhaba"

Betül göz yaşlarını sildi.

Betül ; Merhaba.

"Sabahtan beri seni izliyorum. Bir şey olmuş. Belki anlatmak istersin diye geldim. İçini boşaltırsın.”

Betül ; Anlatacak bir şey yok.

"Vallahi benim içim kötü oldu seni böyle görünce. Anlat ya.”

Betül 3-4 saniye duraksadı.

"Anlat ya. İyi olacaksın bak gör. Bu arada Canan ben.”

Betül ; Betül bende.

Canan ; Evet dinliyorum.

Canan barmene seslendi.

Canan ; 2 bira verir misin bize.

Barmen ; Hemen geliyor.

Betül ; Çok yanlız kaldım. Bugün benim için çok kötü bir gün.

Canan ; Neden ?

Betül ; Eşim öldü. Cenazesinden geliyorum.

Canan ; Üzüldüm. Adı neydi ?

Betül ; Tümer.

Barmen biraları getirdi.

Betül ; Sağol.

Canan ; Afiyet olsun. Nasıl tanışmıştınız ?

Betül tekrardan ağlamaya başladı.

Betül ; İş yerinde tanışmıştık. 2 senedir beraberdik.

Canan ; Şimdi ne yapıcaksın peki ?

Betül ; Bilmiyorum. Kendimi çok yanlız hissediyorum.

Canan ; Çok üzgünüm keşke yapabileceğim bir şey olsa.

Betül ; Üzülme ya, üzülme. Ben üzülüyorumda ne oluyor. Elime hiçbir şey geçmiyor ve geçmeyecekte. Boşa üzülüyorum. Bunu kabullenmem gerek. Yanlızlığımda çok uzun sürmeyecek.

Canan ; Neden ?

Betül ; Çünkü hamileyim. Tutuklanamaz Merve, Tümer'in kendisine eşinin aldattığını söylemesinden dolayı sinirlendi.

Merve ; Tümer şu anda inanılmaz saçmaladığının farkında mısın ?

Tümer ; Ne oldu sana bir anda ? Kaç yıldır bereber çalışıyoruz lan. Ne bu resmiyet bir anda ? Merve benim ben. Tümer.

Merve ; Saçmalıyorsun.

Tümer ; İçine o şüphe girdi değil mi şimdi ? Benim bunu söylemem ile Salim hakkındaki bütün düşüncelerin değişti. Ona olan duygularının hepsinin üzerine bir kara bulut gibi geldi değil mi ?

Merve ; Hayır.

Tümer ; Nasıl asla aklına gelmeyecek, asla sorgulamadığın, asla ve asla düşünmediğin bir ihtimali söyledim değil mi ? Öyle bir şok geçirdin ki. O kadar gerçekten kopmuşsun ki, şu anda bunu söylemem senin için bambaşka ihtimalleri değerlendirmek anlamına geldi. Ona duyduğun sonsuz güvenin aslında sonsuz olmadığını bir anda anlamış oldun.

Merve ; Ne yapmaya çalışıyorsun ?

Tümer ; Seni etkilemek için ya da onu kıskandığımdan böyle yaptığımı mı düşünüyorsun ? Kaç senedir beraber çalışıyoruz, sana karşı en ufak bir şey hissettirdim mi ?

Merve ; Ne demeye çalışıyorsun ?

Tümer ; Diyorum ki, sen şu ana kadar hiç "Tümer benden hoşlanıyor mu ?" diye düşündün mü ? Sana bu duyguyu yaşattıracak bunu hissettirecek en ufak bir şey yaptım mı şu ana kadar ? Ben durup dururken böyle bir şey söylemedim.

Merve ; Dün Salim senin moralini bozdu ve seni küçük düşürdü. Bu yüzden senin ona bir iftira atman çok yüksek. Şu an işten atıldığın için nasıl bir intikam alabilirim diye düşündün ve bunu söyledin.

Tümer ; Hayır Merve. Dünki olay bir şeyleri tetikledi mi diye sorarsan . . . . Evet tetikledi. Eşine inanılmaz egolu biri olduğunu düşündüğümden dolayı uyuz oldum ama bu kıskandığımdan değil. Ben Salim'in seni aldattığını düşünüyorum.

Merve ; Nasıl düşünüyorsun ? Nereden biliyorsun bunu ? Ne oldu ki bunu düşünebiliyorsun ? 1 günde ne değişmiş olabilir. Salim ne yaptıda onun beni aldattığını düşünüyorsun ?

Tümer ; Gözümle görmedim ama şüphem var. Sadece seni arkadaşım olarak gördüğümden bunu yapıyorum. Sen beni görmediğin halde, 2 dakikada hemen beni sattığın halde sana yardımcı olmak istiyorum.

Merve Tümer'e 4 saniye boyunca ses çıkarmadan baktı.

Merve ; Nasıl yardımcı olacaksın ?

Tümer ; Salim'in evine rahatça girip çıkabiliyor musun ?

Merve ; Evet.

Tümer ; Evinin anahtarı var mı ?

Merve ; Var.

Tümer ; Güzel. Evin içini tam olarak gören bir noktaya vereceğim kamerayı yerleştireceksin.

Merve ; Sonra ne olacak ?

Tümer ; İzlemeye başlıyacağız.

Merve ; Ya haksızsan. Beni aldatmıyorsa ne olacak ? Salim'in özel hayatını izlemiş olacağız. Suç bu.

Tümer ; Evet ama biz onunla ilgilenmiyoruz. Aramızda kalacak.

Merve ; Söylediğini yapıcam fakat yinede buradan ayrılman gerek. Beraber çalışamayız. En azından söylediğini kanıtlayana kadar.

Tümer ; Peki. Tutuklanamaz Betül, Tümer ile konuşuyordu.

Betül ; Merhaba. Hatırladın mı beni ?

Tümer ; Hatırladım.

Betül ağlamaya başladı. Cebinden telefonu çıkarttı ve tarihe baktı. Halen inanamıyordu. Daha sonra Tümer'in gözlerine uzun uzun baktı.

Betül ; Bu anı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki. Tutuklanamaz Tümer üniversite kapandıktan sonra gece geç saatlere kadar Üniversitede dururdu bazen. Buda o günlerden biriydi. Bir ara sigara içmek için sınıfından ayrıldı. Asansöre bindi ve "0" a bastı. Giriş kata indiğinde ıssız ve karanlık olan koridordan dışarı çıkacakken bir bağırma sesi duydu. Üniversitenin bodrum katından gelen bu bağırma sesine yöneldi. Aşağıya inmeye başladı. Yaklaştıkça sesin sanal duruşma salonundan geldiğini anladı. Oraya doğru yaklaştı. Önüne geldiğinde kapıyı hafifçe açtı ve içeriye doğru baktı. İçerde Ceyhun Karaman, yakın arkadaşı Furkan, Ceyhun'un sevgilisi Esma ve 2 kişi daha vardı. Tümer cep telefonunu çıkarttı ve o içeriye baktığı aralıktan ortamı kayıt etmeye başladı.

Esma ; Olmuyor olmuyor. İstemiyorum seni.

Ceyhun ; Lan hiçtin lan hiç. Sen benimsin ve hep öyle kalacaksın.

Yanlarında duran 2 kişi ve Furkan tartışmayı izliyordu.

Esma ; Ne diyorsun ya sen. Ayrıldım işte senden. Bir daha karşıma asla çıkma.

Ceyhun ; Bak sinirlendirme beni.

Furkan arasında 4 adım mesafe olan Ceyhun'a doğru yürüdü ve yanına geldi.

Furkan ; Sakin ol.

Yüzü Esma'ya dönük olan Ceyhun, Furkan'a ters ters baktı.

Ceyhun ; Karışma lan sen.

Furkan yüzünü astı ve yerine döndü.

Esma ; Bir daha arama beni.

Esma masanın üzerinde bulunan çantayı almaya giderken Ceyhun bağırdı.

Ceyhun ; Sen beni niye siklemiyon lan orospu.

Ortam bir anda buz kesmişti. Tümer ise kayıda devam ediyordu.

Esma ; Çok iyi bir karar verdiğimi tekrardan gösterdiğin için çok sağol ya Ceyhun. Gerçekten çok sağol.

Esma Ceyhun'a bakıp alkışlamaya başladı.

Esma ; Bitti.

Ceyhun bir anda silah çıkarttı ve Esma'nın kafasına doğru ateş etti. Esma'nın kafasından çıkan kan "ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR" yazısına sıçradı. Salonda çığlıklar atılırken Tümer hızlı adımlarla olay yerinden uzaklaştı. Tutuklanamaz Salim Oktan'ın Altın Kelebek ödüllerinde, en iyi erkek oyuncu ödülü almasından sonraki gün, Tümer, Mervelerin evinde, Salim'in kayıt edilmiş görüntüsünü açtı.

Merve ; Buna inanamıyorum.

Tümer ; Şimdi bana inandın mı ?

Merve ; Ne diyeceğimi bilemiyorum. İnanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. Sanada çok teşekkür ederim.

Tümer ; Bu kaydı sana vericem fakat çok zor durumda kalmadıkça kullanmayacaksın.

Merve ; Buna emin olabilirsin.

Tümer ; Ve bu aramızda kalacak yani benim bunu yaptığım asla bilinmeyecek, söz ver.

Merve ; Söz veriyorum.

Tümer, Salim Oktan'ın fuhuş görüntülerinin bir kopyasını Merve'ye verdi. Daha sonra Merve'nin evinden ayrıldı, arabasına bindi ve eve gitti.

Tümer eve geldiğinde durdu ve saf olarak sadece bu konuya odaklandı. Ne yapmıştı ve neden yapmıştı ? Salim Oktan'ı bitirebilirdi. Her şey istediği gibiydi. Kayıt elindeydi. Her şey hazırdı fakat korktu. Bunu yaydığında bulunabileceğinden korktu.

Her zamanki gibi olmuştu. Kendisiyle alakası olsun ya da olmasın, tepki vermesi gereken her olayda olduğu gibi olmuştu. Dışarıdan izlediği her olayda tepki vermesine ramak kala, o duyguyu bastırdığı her an gibi. Birazdan sözde ayrı evlerde oturduğu abisi gelecek ve ona ya hareket edecek ya da onu dövecekti. Abisinin boş geçtiği tek bir gün bile yoktu. Okulunun ve işinin burada olmasından dolayı başka yere gidecek cesaretide yoktu. Bütün bunlara katlanmak zorundaydı. Tutuklanamaz Canan buluşacakları cafede Betül'ü bekliyordu. Bir sigara yaktı ve beklemeye devam etti.

20 DAKİKA SONRA

Cafenin girişinden Betül gözüktü. Bunu gören Canan yerinden kalktı ve Betül'e sarıldı.

Canan ; Hoş geldin canım.

Betül ; Hoş bulduk.

Daha sonra Canan, Betül'ün karnına doğru baktı.

Canan ; Baya büyümüş ya bu. Kaç aylık oldu ?

Betül ; 6 Aylık.

Canan ile Betül 2 saat kadar sohbet ettikten sonra ayrıldılar. Betül arabaya bindi ve evine yakın bir garaja arabasını park etti. Arabadan inmeden önce etrafı iyice süzdü. Kimsenin olmadığını anlayınca hamileymiş gibi gözükmesini sağlayan, karnını şişik gösteren edavatı çıkardı. Torpido gözünü açtı ve daha önce koymuş olduğu siyah poşeti eline aldı. Karnından çıkardığı edavatı poşetin içine koydu ve arabadan dışarıya çıktı. Arabayı kilitledi ve eve doğru yürümeye başladı. Dış kapının önüne geldiğinde anahtarla kapıyı açtı ve 3. kattaki evine çıktı. Kapıyı tıklattı. Kapıyı bakıcı açtı.

Betül ; Uyuyor mu ?

Bakıcı ; Uyuyor Betül Hanım.

Betül ; Tamam çok sağol. Yemek hazır mı ?

Bakıcı ; Hazır Betül hanım.

Betül ; Tamamdır ben bir Kaan'a bakayım sonra yemek yiyelim.

Bakıcı sofrayı hazırlarken, Betül çocuk odasına gitti. Kapıyı çok yavaş bir şekilde açtı ve içeriye girdi. Uyuyan 8 aylık Kaan'a bir süre baktı ve odadan tekrardan aynı sessizlikte dışarı çıktı. Tutuklanamaz Tümer, Merve'nin yanından ayrılıp eve geldiğinde abisi gelmişti ve Tümer'i dövüyordu.

Metin ; Şerefsiz senin ALLAH belanı versin ya. Oğlum sen ne zaman adam olacaksın ? Bırakıcaksın lan şu bilgisayarı. Bırakıcaksın !

Tümer ; Abi yapma lütfen.

Metin ; Sikeyim abini lan şerefsiz. Ülkeye bir faydan yok. Bir bok olmaz lan senden.

Burnu kanayan ve sağ kolunun kırıldığını düşünen Tümer o gün hastaneye gitti. Röntgen çekildi fakat kolunda bir şey yoktu. Evin olduğu sokağa geri geldiğinde evinin ışıklarının halen yandığını gördü. Abisinin arabasıda park halindeydi. Evin önünü görebilecek bir konuma gitti ve abisinin gitmesini 40 dakika bekledi. Abisi gidince eve girdi ve kendini yatağa bıraktı.

Sabah kalktığında sağ kolu, burnu ve beli ağrıyordu. Özellikle sağ kolu resmen sızlıyordu. Yerinden ağrı çekerek kalktı ve lavaboya gitti. Elini yüzünü yıkadı. Daha sonra kendisine Nesquik koydu ve elinde tabağıyla beraber televizyonun karşısına geçti. Televizyonu açtı ve izlemeye başladı. O sırada telefonuna bakmak istedi fakat telefonu yanında değildi. Ağrı çekerek yerinden kalktı ve telefonunu almaya odasına gitti. Telefonunu aldı ve tekrardan yerine geldi. Telefonundan haber sitelerine bakarken bir haber gördü.

"Merve'nin sır ölümü"

Tümer'in siniri bu haberi görür görmez en uç noktaya ulaştı. Emin olmak için habere baktı ve emin oldu. Önce elinde tuttuğu tabağı fırlattı. Daha sonra bağırmaya başladı. Bağırmasından dolayı duvarlar ve camlar titriyordu. Ağrıyan eliyle duvara vurdu. Sonra sinirinden perdeyi çekmeye başladı. Onu bıraktı, odasına gitti ve yastığa yüzüstü yatıp bağırdı. Gözleri dolmuştu ve kendi kendine söylendi.

Tümer ; Tamam lan tamam. Tamam. Vallahi tamam ya. Yemin ederim tamam. Olmuyor artık böyle anladım. Gerçekten anladım. Orospu çocukları sizi. Başardınız vallahi başardınız.

Tümer bu olaydan sonra bir karar vermişti. İntihar edecekti. Tutuklanamaz Tümer ameliyat masasında kendini izleyen doktorlara bakıyordu. Ameliyatı yapacak doktor onunla konuşmaya başladı.

"İyi misin ?"

Narkozun etkisine yavaş yavaş giren Tümer cevap verdi.

Tümer ; İyiyim.

"Nasıl bir duygu ?"

Tümer ; Hem kötü hem iyi. Karışık duygular yaşıyorum.

"Uyuduğunda ameliyata başlıyacağız.”

Tümer ; Son kez Tümer olarak bakıyorum yani size değil mi ?

"Evet. Tümer olarak baktığın son yer burası. Kalktığında artık Tümer değil Betül olacaksın.” Tutuklanamaz Tümer o kararı verdiği anda artık onun için Tümer yoktu. Bütün detayları ve ihtimalleri düşünerek plan yapmaya başlamıştı bile. Kendisine yapılanlardan, haksızlığa karşı susanlardan, tüm kötülüklerden hesap sormak istiyordu. Bunu yaparken gizli kalmalıydı fakat bu gizlilik nereye kadar sürerdi ? Elinde tuttuğu görüntüleri paylaşmak istiyordu. Yaşarken bu dünyada cenneti yaşayan ve bunu yaşarken herkese cehennemi yaşatanlardan hesap sormak istiyordu. Artık bağırmak, haykırmak ve hesap sormak istiyordu. Susmamak istiyordu. O, intikam istiyordu.

Gizli kalmanın 2 yolu vardı. Ya kendisini öldürecek ve daha sonra herşeyin açığa çıkmasını sağlayacaktı ya da Tümer'i öldürecek ve sözde yaşarken intikam alacaktı. 2. 'yi seçti çünkü o duyguyu yaşamak istiyordu. Bu saf kötü insanların suratlarını, en azından hesap vermelerini görmek istiyordu. Cinsiyet değiştirme ameliyatı olarak bu mümkündü. Tutuklanamaz Tümer düşünmeye başlamıştı. Adı ne olacaktı ? Kendi kendine söylendi.

"Esma, esma. . . . Hayır hayır. Tuğçe ? Tuğçe nasıl. . . . Hayır buda olmaz. Betül. Betül.”

Sesli şekilde söylemeye başladı bu ismi.

"Betül, Betül, Betül. Evet bu. Betül güzel.”

Sesini kadınmış gibi değiştirerek kendi kendine konuşmaya başladı.

"Seni seviyorum. . Seni. Seni seviyorum.”

Alışmalıydı. Olacaktı. Artık bu kararı vermişti.

"Çok yakışmış. Çok güzel olmuş. Çok iyi olmuş ya.”

"Ya demem gerek. Sesimi inciltmem ve ona göre konuşmam gerek.” Tutuklanamaz "30. 000'e hallederim. Resmi olarak ölü gözükürsün.”

Tümer ; Ölüm nedenim ne olacak ?

"Ne istersen.”

Tümer ; Alkolden dolayı trafik kazası geçirdim.

"Parayı ver. Yarın cenazeni kaldıralım.”

Tümer ; Para kolay. 1 saat sonra hesabına aktarırım. Yeni bir kimlik yaratabilir misin peki ?

"Hallederim. Adın ne olacak ?"

Tümer ; Betül.

Tümer ile konuşan kişi durumu garipsedi ama umursamadı.

"Kimlik ne zaman gerekiyor ?"

Tümer ; 5 gün sonra elimde olmasını istiyorum. Bugün günlerden Pazartesi. Cuma günü akşama fotoğraf atarım. Cumartesi günü ölmüş olmak ve yeni kimliğime kavuşmak istiyorum. Pazar günü cenazem kalksın.

"50. 000 olur toplamda.”

Tümer ; Anlaştık. Telefon numaranı ver. Tutuklanamaz Tümer o evden ayrıldığında artık tekrar gelmeyeceğini biliyordu. Kimlik ve cenaze işini ayarladıktan sonra hastaneye gitti ve doktorlarla konuştu. Operasyonun gizli kalmasını istedi. Yarın akşam 6 için randevu aldı. O akşam otelde kaldı. Ertesi gün bankalardaki tüm parasını çekti. Issız bir yere gitti, bir ateş yaktı ve içine kimliğini, sim kartını ve telefonunu attı. Kadın kıyafetleri, sütyen, peruk satın aldı. Saat 17:40'da hastaneye gitti ve bıçak altına yattı. 8 saat süren cinsiyet değiştirme ameliyatı bittiğinde artık Betül olmuştu. Cinsel organı yoktu ve göğüsleri büyümüştü. Sakalları artık çıkmayacaktı ve en önemlisi artık bir kadınmış gibi konuşacaktı. Sesini inceltecek ve asla Tümer gibi konuşmayacaktı. Hastanede 4 gün kaldı. 4. günün sonunda yani Cuma günü taburcu oldu. Peruk takmış bir şekilde kadın kıyafetleriyle ilk defa dışarıdaydı. Pazartesi günü konuştuğu adama Betül haliyle fotoğraf attı. O günü sokakta geçirdi. Ertesi gün yani cumartesi olduğunda kimliğini aldı. Eşyalı bir ev kiraladı. Araba, bilgisayar, telefon ve sim kart satın aldı. Yeni kimliğiyle parayı verdiği adama numarasının bu olduğunu belirtmek için mesaj attı ve bugün gelecek ölüm haberini beklemeye başladı.

Betül evde beklemeye devam ederken hiç düşünmediği bir şey düşündü. Artık tamamen yanlızdı. Hiç kimsesi yoktu. Onu tanıyan hiç kimse yoktu. Geçmişi silinmişti. Bunu önlemek için evlat edinmek istedi. Ölüm haberini ve cenaze işini 1 gün erteleyebilirdi. Parayı veren adama mesaj attı ve 1 gün ertelemesini istedi. Yarın çocuk esirgeme kurumuna gidecek, akşama ise ölüm haberi gelecekti.

YARIN

Betül 2 saat makyaj yaptıktan sonra evden çıktı ve çocuk esirgeme kurumuna gitti. Oradaki görevliyle konuştu. İleride sıkıntı olmaması için idrak yaşında olmayan birini evlat edinmek istiyordu. Görevli "Kaan" adında 2 aylık bir bebeğin olduğunu söyledi. Betül, Kaan'ı evlat edinmek istedi. Görevlinin odasına gittiler ve konuşmaya başladılar.

- Çok hayırlı bir iş yapıyorsunuz Betül hanım. Ailesi öldükten sonra onu sahiplenecek kimse olmadı. 2 aydır biz bakıyoruz.

Betül ; Keşke hepsine yardımcı olabilsem fakat imkansız. Umarım buradaki herkesin Kaan gibi bir ailesi bir yuvası olur.

- İnşallah Betül hanım, inşallah.

Görevli Betül'e bir kağıt uzattı.

- Son bir imzanız kaldı. Daha sonra her şey resmiyete kavuşmuş olacak.

Betül kağıdı aldı.

- Buyrun kalem vereyim size.

Görevli kalemi Betül'e uzattı. Betül kalemi aldı ve kağıtta yazanlara ufak bir göz gezdirmeye başladı.

a. ) Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya her ikisinin de otuz yaşını doldurmuş bulunmaları,

b. ) Evlat edinecek kişi veya eşlerin, evlat edinilenden en az 18 (on sekiz) yaş büyük olması,

c. ) Çocuğun, evlat edinen tarafından en az bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması,

d. ) Evlat edinmenin her halde çocuğun yararına bulunma,

e. ) Ayırt etme gücüne sahip olan çocuğun rızasının alınması,

f. ) Çocuğun ana ve babasının rızasının bulunması, (22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 311 ve 312. maddelerinde yer alan hükümler hariç)

g. ) Çocuğun vesayet altında olması halinde vesayet dairelerinin izninin alınmış olması,

h. ) Evlat edinenin en az ilkokul mezunu olması şeklinde özellikler aranır.

Betül kağıdı masaya koydu ve sağ alt taraftaki imza için boş bırakılan yere imzayı attı. Daha sonra kağıdı görevliye uzattı. Görevli kağıdı aldı.

- Hayırlı olsun. Artık resmi olarak Kaan'ın annesi sizsiniz.

Betül işlemler tamamlandıktan sonra Kaan ile beraber tahsis edilen bebek arabası ile fçocuk esirgeme kurumundan çıktı. Çocuğu emziremeyeceği için bir bakıcı tutması gerekiyordu. Bir cafede oturdu ve çocuğu emzirebilecek bir bakıcı aradı. Bakıcıyı buldu. Maaş ve sosyal şartlarda anlaştı. Bakıcıyla beraber eve gitti. Kaan büyüyene kadar bir süre bu bakıcıyla beraber yaşayacaktı.

Akşama Tümer'in öldü haberini 50. 000 TL verdiği adam yeni numarasına mesaj atarak söyledi. Yarın cenazesi kalkacaktı. Betül Tümer'in ölmesine üzülüyordu. Buna mecbur olmak çok kötüydü fakat pişman değildi. Doğru bir karar verdiğini düşünüyordu. Yarın cenazeden sonra her şey başlayacaktı.

YARIN

Betül evden 2 saatlik bir makyajdan sonra çıktı. Cenazenin kaldırılacağı yakın bir yere arabasıyla geldi. Arabadan iner inmez ağlama numarası yapmaya başladı. İlerde abisi Metin'i ve eşini gördü. Eşi Metin'i teselli ediyordu. Defin işlemleri tamamladıktan sonra abisi ve eşi yanına geldi.

Metin ; Merhaba.

Betül ; Merhaba.

Metin ; Çok ağladınız. Kardeşimi nereden tanıyorsunuz ?

Betül ; Sevgilisiydim.

Metin ve eşi şaşırdılar.

Metin ; Adınız neydi ?

Betül ; Betül ben.

Metin ; Betül, Betül. Yok ya hiç duymadım. Ne zaman tanışmıştınız ?

Betül ; 2 sene oldu.

Metin ; Anladım. Zaten neden anlatsın ki bana. Kardeşimin ölmesi hepimizi derinden sarstı. Ben şu anda çok yanlız hissediyorum kendimi.

Metin tekrardan ağlamaya başladı.

Metin ; Kardeşim , canım kardeşim. Şimdiden yokluğunu hissediyorum. ALLAH yardımcım olsun onsuz hayat çok zor olacak. O kadar çok severdim ki onu.

Metin'in Eşi ; Canım ya.

Abisi en büyük düşmanlarından biriydi ve abisinin sürekli yanında olması gerekiyordu. Bir evlat edinmişti ve bunu kullanabilirdi. Ağlamaya başladı ve konuştu.

Betül ; Ya ben ne yapıcam ? Kafayı yememek için zor tutuyorum kendimi. Bu gerçeği kabullenmek o kadar zorki benim için. Oğlum da babasız büyüyecek. Ne yapıcam ben şimdi ?

Metin ; Oğlun mu ?

Betül ; Evet, hamileyim.

Metin ; Sakinliğini koru. Bir ad düşündün mü onun için ?

Betül ; Kaan.

Metin ; Kaan artık bizimde çocuğumuz, kardeşimin kanını taşıyor. Ne ihtiyacın olursa olsun yanındayız.

Betül ; Çok sağolun.

Betül, Metin'in numarasını aldı ve yanlarından ayrıldı. O gün bir bara gitti ve içmeye başladı. Tümer'in ölümünden dolayı, artık o olmayacağından dolayı hem ağlıyordu hem içiyordu. Onun üzgün olduğunu gören biri yanına geldi.

"Merhaba"

Betül göz yaşlarını sildi.

Betül ; Merhaba.

"Sabahtan beri seni izliyorum. Bir şey olmuş. Belki anlatmak istersin diye geldim. İçini boşaltırsın.”

Betül ; Anlatacak bir şey yok.

"Vallahi benim içim kötü oldu seni böyle görünce. Anlat ya.”

Betül 3-4 saniye duraksadı.

"Anlat ya. İyi olacaksın bak gör. Bu arada Canan ben.”

Betül ; Betül bende.

Canan ; Evet dinliyorum.

Canan barmene seslendi.

Canan ; 2 bira verir misin bize.

Barmen ; Hemen geliyor.

Betül yanlız kalmak istemiyordu. Bir arkadaş bulmalıydı. Vakit geçirebileceği biri olmalıydı ve o kişinin Canan olabileceğini düşündü.

Betül ; Çok yanlız kaldım. Bugün benim için çok kötü bir gün.

Canan ; Neden ?

Betül ; Eşim öldü.

Canan ; Üzüldüm. Adı neydi ?

Betül ; Tümer.

Barmen biraları getirdi.

Betül ; Sağol.

Canan ; Afiyet olsun. Nasıl tanışmıştınız ?

Betül bir yalan uydurması gerekiyordu. Tekrardan ağlamaya başladı.

Betül ; İş yerinde tanışmıştık. 2 senedir beraberdik.

Canan ; Şimdi ne yapıcaksın peki ?

Betül ; Bilmiyorum. Kendimi çok yanlız hissediyorum.

Canan ; Çok üzgünüm keşke yapabileceğim bir şey olsa.

Betül ; Üzülme ya, üzülme. Ben üzülüyorumda ne oluyor. Elime hiçbir şey geçmiyor ve geçmeyecekte. Boşa üzülüyorum. Bunu kabullenmem gerek. Yanlızlığımda çok uzun sürmeyecek.

Canan ; Neden ?

Betül ; Çünkü hamileyim.

Betül Canan ile tanıştıktan sonra eve gitti.

Betül ; Emzirdin mi ?

Bakıcı ; Evet.

Betül ; Tamam sen gidebilirsin. Teşekkür ederim.

Bakıcı ; Ben teşekkür ederim Betül Hanım. Yarın kaçta geleyim ?

Betül ; Ben mesaj atarım sana.

Bakıcı ; Anladım.

Bakıcı hazırlandı ve çıktı. Betül 2 aylık bebeği Kaan ile beraber evde yanlız kaldı.

Oturdu ve düşündü. Abisi geldi gözünün önüne. Kimdi o ? Abisimiydi ? Yıllardır hayatı cehenneme çeviren abisimi gelmişti cenazeye. Kime hava atıyordu ? Kime kendini ispatlamaya çalışıyordu ? Kime ya da kimlere kardeşimin yanındaydım onu severdim mesajı veriyordu ?

Betül kendisini riske atmamalıydı. Onun için en önemli konu gizlilikti. Yakalanmamalı ve en ufak detayı atlamamalıydı. Sabır odaklı bir plan yapacaktı. Yıllarca bekleyecek, Tümer'in gerçekten unutulduğunu anlayacak ve görüp görebilecekleri en kötü sürpriz olarak kötü insanların karşısına çıkacaktı. Tutuklanamaz Betül, Tümer'in ölümünden 1 yıl sonra kendisine sahte kimlik sağlayan kişiyi aradı.

Betül ; Yapmanı istediğim iki şey var.

"Nedir ?"

Betül ; İlki birini Tümer'in oğlu olarak kayıt ettirebilir misin ?

"20. 000'e ayarlarım.”

Betül ; Tamamdır. İkincisi ise . . . . Tutuklanamaz Betül cenazeden 1 yıl sonra Metin'i aradı.

Betül ; Tümer'in özel eşyalarını alabilir miyim ?

Metin ; Evdeki eşyalardan mı bahsediyorsun ?

Betül ; Evet.

Metin ; Neden peki ?

Betül ; Beraber çok vakit geçirdik. O eşyaların manevi değeri var.

Metin ; Alabilirsin tabi fakat sormam gereken bir şey var.

Betül ; Nedir ?

Metin ; Yanlış anlama ama cenazeden sonra çok görüşmedik. Kim olduğunu bilmiyoruz. Yani kardeşimle gerçekten bir ilişkin olup olmadığını bilmiyoruz.

Betül ; Kimliğinde babası Tümer gözüküyor yeter mi ? Tutuklanamaz Betül bütün planın kalbi denilebilecek yerdeydi, www. hotmail. com sitesinde. Kendisine bir hesap açıyordu.

"adaleticin@outlook. com"

Sevmedi ve sildi.

"sahipsizlerinsesi@outlook. com"

Bunuda beğenmemişti.

"tümerinintikami@outlook. com"

Kendi kendine söylendi.

"Hayır, hayır başka bir şey lazım.”

Tekrardan yazdı.

"hesapgunu@outlook. com"

Bunuda sildi. Düşünmeye devam ederken aklına yaptığı şeye tam olarak karşılık gelen, fikrini tam olarak yansıtan bir ad geldi.

"tutuklanamaz@outlook. com" Tutuklanamaz Betül, Metin'e, Kaan'ın kimliğini göstermişti. Zaten kendisinde var olan anahtarların yedeğini abisinden aldı ve eski evine çıktı. Eşyaları kendi evine taşımak için birini tuttu. Betül için en önemli şey bilgisayarıydı. İçindeki dosyaların yedeği zaten Google Drive'da vardı fakat o bilgisayarda saatler geçirmişti. Bundan böyle Tümer'in bilgisayarını çok kullanmayacaktı fakat yinede yanında olmasını istiyordu. Bilgisayarı, yeni aldığı bilgisayarının yanına yerleştirdi. Tutuklanamaz Betül saatlerce uğraştıktan sonra kayıt edeceği metinleri hazırlamıştı. Belkide bunu yaptıktan sonra yıllarca erkek sesiyle konuşmayacaktı. Telefonunun ses kayıt uygulamasını açtı ve sırayla kayıt etmeye başladı.

"Nasılsınız ? Özlediniz mi beni ? Bu benim ilk ses kaydım ve şu anda bu sesi kayıt ederken bu sesi dinleyip dinleyemeyeceğinizi bilmiyorum. Söyleyeceklerime başlamadan önce Betül ve Kaan sizi çok seviyorum. İkinizde benim her şeyimsiniz. Sizi bırakıp gittim ve size bakacak yüzüm yok. Ben olmadan nasıl bir hayatınız olur bilmiyorum. Umarım çok kötü değildir. İnsanlar geleceğe hatırlanabileceği bir şey bırakmalı diye bu sesi kayıt etmiyorum. Belki yaptıklarım yüzünden başınız belaya girecek fakat umrumda değil, gerçekten değil. Çünkü eğer bu kaydı dinliyorsanız büyük ihtimal ben ölmüşümdür. Ölü bir insanın kaybedecek bir şeyi olmaz. Pişmanlığı, kuşkusu olmaz. En güzelide ne biliyor musunuz ? Korkusuda olmaz. Çünkü ne yaparsa yapsın tutuklanamaz. Bu kaydı hem Betül'e hemde Kaan'a gönderiyorum. Başka bir ihtimal eğer bu kayıtlara ulaşırsa lütfen bu mail adreslerinin sahiplerine ulaşsın. Bu çok önemli. Kaan eğer bu kaydı dinlerken annen hayatta ise onu çok sevdiğimi söyle. Eğer değilse mezarını ziyarete git. Eğer tam tersi olmuşsa Betül sen yap bunu. İkiside hayatını kaybetmişse eğer. Bu kaydı dinleyen kişi, benim için mezarlarına birer gül koy. Bir amaç uğruna bu sesleri kayıt ediyorum. Eğer bu kayıtlara ulaştıysanız ölümümü iyi araştırın çünkü düşmanlarım var. En büyük düşmanım ise abim Metin. Yaşarken bana düşman olan bazı kişiler vardı. Onlar her şeyi çok iyi ayarlamıştı. Onları bitirebilirdim. Zarar verebilir ya da öldürebilirdim ama bu hayatımın mahvolmasına yol açardı. Kaan belki seni hiç göremicem ve hiç sarılamıcam. Bunun için çok özür dilerim oğlum. Sen hayattaysan ve bu kaydı dinliyorsan 44 yaşında olman gerekir. Oğlum yapmanı istediğim şeyler var. Annen yapamaz o çok yaşlı. Ben zaten çoğu şeyi ayarladım. Neredeyse her şeyi ben yapıcam fakat imkanlar kısıtlı. Bana yardımcı olman gerek. Planlarıma uyman ve bana inanman gerek. Boşa konuşmadığımı ve bunları ispat etmem için bazı şeyler ayarladım. Eğer her şeyi doğru olarak yaptıysam 2 dakika sonra elektrikler gidecek. Hemde bütün şehrin elektrikleri. 20 saniye sonra ise elektrikler tekrardan gelecek.”

Betül kaydı kapattı. Mutfağa gidip bir bardak su içti ve yerine geldi. Tekrardan kayıt yapmaya başladı.

"Tekrardan merhaba. Sizi çok seviyorum. Bana inandınız mı ? Dün akşam saat tam 20;48'de elektriklerin gitmesi gerekti. Eğer gitmediyse başaramadım demektir. Yine de bu yetersiz. Planlarımın üst üste başarısız olma ihtimali var ama ben durmayacağım. Sıradaki planım için farklı seçenekler kullandım. Twitter, Youtube, Gmail, Facebook, Hotmail. Hepsini devreye sokarak deneyeceğim bu sefer. İlerde bu ortaya çıkar mı bilinmez fakat ben bunu yapmak zorundayım. Şu anda yaparsam bunun bedelini bana ödeteceklerdir. O yüzden bunu yıllar sonra yapmak önemli. Eğer hayatta olsaydım bunu yapmazdım.”

Betül ağlamaya başladı.

"Çocuğumu elimden aldınız. Hesap vericeksiniz. Yaptıklarınızın hesabını vericeksiniz. Abim. . . Abim en büyük düşmanımdı. Şu anda onunla aranızda nasıl bir ilişki var bilmiyorum ama ondan uzak durun. O iyi biri değil. Abime gelicez ona gelicez ama önce söylemek istediğim başka bir şey var. Bencil davranmadım. Sadece benim değil hepimizin hayatını mahvedenlerdende hesap sormak istiyorum. Bir süper kahraman gibi görmeyin beni fakat gördüklerimi, suçlu olanları ifşa etmek istiyorum. Elimdeki belgeleri ortaya koyucam. Önce Salim Oktan'dan başlıcam. Katil olduğunu düşündüğüm, fuhuş yapan bir orospu çocuğu kendisi. Eğer bu olursa az sonra Salim Oktan'ın ifşa görüntüleri sosyal medyada yayınlanacak. Görenler elbet olacaktır ve bu video elden ele dolaşarak herkese ulaşacak.”

Betül kaydı kapattı. Sıra 3. Kayıttaydı. Bir sigara yaktı önce. Sigarası bitince kayda başladı ve diğer kayıtlarda olduğu gibi yazdığı metni okumaya başladı.

"Tekrardan merhaba oğlum. Seni çok seviyorum. Eğer başarılı olduysam dün Salim Oktan'ın ifşa görüntülerinin her yere yayılmış olması gerekir. Şimdi sırada Ceyhun Karaman var. Ceyhun nasıl biri. Şerefsiz orospu çocuğunun biri. Babam hep derdi siyasetçiye hiçbir zaman güvenme diye. Kendisi siyaset bölümü okuyor. Aynı üniversitedeyiz şu anda. Millete zorbalık yapıyor aklı sıra. Evet şu anda susuyorum çünkü susmak zorundayım, ama onun unuttuğu bir şey var. Ben unutmuyorum abi. Ben unutmuyorum ve asla unutmayacağım. Kaç kişiyle uğraştı. Kaç kişi ondan nefret ediyor tahmin bile edemezsiniz. Düşünün, bir üniversitede okuyan kişi, o üniversitenin bir öğrencisi yüzünden okulu bırakıyor. Böyle bir şey mi olabilir mi ya ? Kaç kişi bu şerefsiz yüzünden okulu bıraktı. İnsanlara korku yayıyordu. Olabilir mi böyle bir şey ? Arkası güçlüydü ve kimse ona ses çıkartamıyordu. Yaptıklarının bedelinin çok ağır olacağını ve onun peşini asla bırakmayacağını bilmiyordu bunu yaparken. Şimdi hesap sorma vakti. Ona ve polise şimdi hiç görmek istemeyeceği bir video atıyorum. Zamanında Esma'yı nasıl öldürdüğünü biliyordum fakat susmak zorunda kaldım. Eğer susmasaydım bende ölürdüm. O kızı öldürdüğünde onu videoya kayıt etmiştim. Hiçbir şey yapamamak o kadar kötüydüki. O kadar kötüydüki susmak. Olayın üzerini kapattılar fakat ben kapatmadım.”

Betül kaydı kapattı. Yerinden kalktı ve Kaan'ı kontrol etti. Tekrardan oturduğu yere geldi ve 4. Kayıda başladı.

"Selam. Yine ben. Daha demin sana sarıldım biliyor musun ? Bu kaydı çekmeden önce sana sarıldım oğlum. Kaan tabi sen benim sarılmamı annenin karnında hissettin. Şimdi asıl konuya geçelim. Eğer ses kayıtlarında söylediklerim gerçekleştiyse artık bana güvenmiş olmanız gerekir. Bugün başlıyoruz. Bunu tek başıma yapamam demiştim. Kaan maile bir telefon numarası yazdım. O numarayı saat 21;00'dan önce özelden ara ve televizyonu açmasını söyle.”

Betül toplamda 4 farklı ses kaydı kayıt etmişti. Her şeyin başlaması ve bitmesi için 2 video kaydı çekecekti fakat ğöğüslerinin video kayıtlarında sorun olacağını düşündü. Bunu halletmek için üstüste kıyafetler giydi ve videoları öyle çekti. Tutuklanamaz Betül oğlu Kaan'ın ileride sorular soracağını biliyordu. Babasını merak edecekti ve onun nasıl öldüğünü sorgulayacaktı. Betül, Kaan'ın gerçeği bilmesini istemiyordu. Çünkü eğer bilirse Kaan'ın gerçek annesi ve babasının çok önceden öldüğünü öğrenmiş olacaktı.

Betül, Canan ile konuşmasından yola gidecekti. Çünkü asla yalan söyleyemezdi. Canan'a ilk tanıştıklarında Tümer ile iş yerinde tanıştıklarını söylemişti. Bir kere bir hikaye uydurmuştu. Artık her şeyi bunun üzerine kuracaktı. Betül kendi kendine bir senaryo uydurmaya başladı.

Senaryonun ilk adımı Tümer ile iş yerinde tanışmış olmalarıydı. Tümer'i her zaman çok sevdiğini söyleyecekti. Ona hiç kimsenin aşık olmadığı gibi aşık olduğunu belirtecekti. Beraber oyun oynadıklarını, sinemaya gittiklerini, rollar coaster'a bindiklerini, beraber video çektiklerini ve Tümer'in esprili biri olduğunu söyleyecekti.

Yinede bunlar yetersizdi. Kaan'ın bir gün babasını detaylıca araştırma ihtimali vardı. Betül başka bir şey bulmak zorundaydı ve buldu. Tutuklanamaz Cenazeden 1 ay sonra Betül Youtube'da gezerken önerilenlerde bir video gördü. Eski kendisinin yani Tümer'in çektiği bir video karşısına çıkmıştı. Bursa gezisine ait görüntüler vardı.

Tümer iken Youtube'a video atardı. Tatile gittigi günler, doğum günü kutlamaları, gezilen yerlerde çekilen videolar hep buradaydı. Hesabın şifresinide biliyordu. Kendi kendine "Kalsın" dedi. Diğer sosyal medya hesaplarında kalan görüntüleri gibi kimseye zararı yoktu. Eski kendisine ara ara bu kanaldan da bakabilirdi. Tutuklanamaz Betül, Kaan'ın en ufaktanda olsa şüpheye düşmesini istemiyordu. Tümer'in gerçekten öldüğünü, Tümer'in gerçekten var olduğunu hissettirmesi gerekiyordu. Oğlunu yanlış yönlendirmeye karar verdi. Bir hastaymış gibi davranacaktı. Tümer'i unutamadığı için kafayı yemiş gibi hareket edecekti. Tümer'e büyük aşk duyduğunu hissettirmek istiyordu. Tümer öldüğü için kafayı yemişti. Kaan'ın annesini gördüğünde ölen babasına ne kadar aşık olduğunu görmesini sağlayacaktı. Kimliğinde babası Tümer gözüküyordu fakat Betül'ün asıl korktuğu şey DNA testiydi. Eğer Kaan böyle bir şeye girişirse yapacak hiçbir şeyi yoktu. Tutuklanamaz Betül, 15 senelik arkadaşı Canan'ın yıllar sonra evine gelmesinden dolayı kapsamlı bir hazırlık yapmıştı. Pahalı içkilerden almış, çikolata ve cips gibi atıştırmalıkları da ihmal etmemişti. Arkadaşı geldiğinde içkiler içildi. Betül sarhoşluğun etkisiyle Canan'a hiç bakmadığı gibi baktı. Yıllar sonra Tümer gibi hissetti. Bir anda etkilenmişti. Kendine geldiğinde ne olacağını düşünmeden, Canan'ı göndermek için Kaan'a her gün söylediği yalanı söyledi. Tümer'in ölmediği yalanını.

- Eşim gelecek birazdan sen kalk istersen.

Canan buna şaşırdı.

"Kim gelecek Betül ?"

- Eşim gelecek diyorum git sen.

Canan durumu anlamasına rağmen emin olmak için bir tepki olursa sarhoşluğu bahane ederim düşüncesinde sordu.

- Adı neydi ?

Betül, sarhoş olduğundan Canan'ın bunu sorduğunu düşündü ve güldü.

- Çok sarhoşsun lan. Kaç senedir birlikte konuştuğumuz eşimin adını bilmiyorsun.

Canan Betül'ün bunu söylemesinden dolayı içten garipsemesini sürdürdü. Gerçeği anlamıştı fakat detayları merak ediyordu. Önce güldü ve "Ben gideyim" dedi. Toplandı ve yerinden kalktı. Tutuklanamaz Betül Kaan'ı inandırmak için kafayı yemiş gibi gözükmesi gerekiyordu. Bunu yapmak için Tümer yanındaymış gibi videolar çekmeye başladı. Ülkenin belirli yerlerini tek başına gezdi ve bunu yaparken videoya çekip yanında Tümer varmış gibi davrandı. Ona seslendi, ona güldü.

Bir pasta aldı ve üzerine DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN TÜMER ! yazdırdı. Bunu farklı kıyafetlerle ve farklı pasta tasarımlarıyla tekrarladı ve videoya çekti. Bunu çekerken "İyiki doğdun Tümer" diye bağırdı.

Photoshop kullanarak Tümer'in fotoğraflarını Betül'ün fotoğraflarıyla yanyana koydu. Sanki omzunu Tümer'e dayamış gibi pozlar verdi.

Restauranta gitti ve 2 kişilik yemek söyledi. Bunun yaparken videoya çekti ve yanında Tümer varmış gibi konuştu. Bunu bir kaç kere tekrarladı.

Yapması gereken son bir şey kalmıştı. Oğlunu kafayı yediğine iyice inandırması için bir ajansla anlaştı ve sadece kendisinin olduğu kurgu bir nikah çektirdi.

Bu videoların hepsini Betül'e aitmiş gibi gözüken başka bir hesabın Google Drive'ına yükledi. Betül, Kaan'ın ilerde bu fake hesabını görmesini sağlayacaktı. Kaan bu videoları görecek ve annesinin gerçekten kafayı yediğini düşünecekti. Tutuklanamaz Betül sıkılmıştı. Tümer olmayı özlüyordu. Reddedilmiş olacak olsa bile erkek olmayı özlemişti. Parası vardı ama o erkek olmayı çok özlemişti. Eski fotoğrafını eline aldı. Uzunca baktı.

"O kadar özledim ki" derken Tümer'in fotoğrafını tutuyordu Betül. Tümer'in erken yaşta ölmesinden dolayı ona sinirliydi ve bu siniri uzun zamandır bastırıyordu.

Tümer'in erken yaşta ölmesinden dolayı onu bir düşman olarak görmeye başlamıştı. Onun kendisine bir ceza verdiğini düşünüyordu. O olmadan hayat anlamsızdı, boştu.

Betül yerinden kalktı , uzun zamandır açmadığı bilgisayarının yanına gitti ve power tuşuna bastı. Tümer öldükten sonra yanyana duran bu iki bilgisayar bir nostaljik alet olmuşcasına duruyordu ve çalışıyordu da.

Tümer'in bilgisayarını ara ara açar ve dosyalara bakardı. Bu bilgisayarı her açtığında kendini garip hissederdi çünkü bu bilgisayarda Tümer saatler geçirmişti.

Dayanamıyordu buna ve kabullenemiyordu da. Eskimiş bilgisayarını açtığında tarayıcı açtı ve youtube'a girdi. Youtube Studio'ya girdikten sonra oradan ayarlar sekmesine ulaştı. Kanal kısmına tıkladı ve daha sonra gelişmiş ayarlara geldi. Alt tarafta bulunan "YouTube içeriğini kaldır.” kısmına tıkladı ve "İçeriğimi kalıcı olarak silmek istiyorum" seçeneğini seçti. Ekranda kanalı silmek için onay kutucukları belirdi ve en altta "İçeriğimi Sil.” yazıyordu. Betül onay kutucuklarını tek tek işaretledi. Artık son bir adım kalmıştı.

Betül öfkeden ne yaptığını bilmez durumdaydı. Tümer'in youtube kanalını tamamen silmek için yapması gereken sadece "İçeriğimi Sil.” yazan butona basmaktı.

Bu kanal Kaan için çok önemliydi. Betül'e göre 2 yaşındaki Kaan ileride babasını buradan görebilirdi. Çünkü Tümer'in yaptığı her şey bu kanaldaydı. Tatile gittigi günler, doğum günü kutlamaları, gezilen yerlerde çekilen videolar hep buradaydı.

Betül ağlamaya devam ederken öfkesini bastıramayarak önce bir çığlık attı ve daha sonra "İçeriğimi Sil.” butonuna bastı. Butona basar basmaz üzüntüsü had safhaya çıktı fakat artık anlamsızdı. Yedeği bulunmayan neredeyse tüm anılar silinmişti.

Betül öfkesini dindirememişti. Yerinden kalktı ve herşeyi tamamen silmek için gözü gibi baktığı Tümer'in bilgisayarının önüne geldi. Kasanın kablolarını çıkarttı ve kasayı eline aldı. Çığlık atarak 2. katta bulunan evlerinin balkonundan aşağıya fırlattı. Kasa, sokağın kaldırım tarafına yakın yerine düşmüş ve paramparça olmuştu. Akşam vaktiydi ve sokaktan geçen insanlar, diğer binaların camlarına ve balkonlarına çıkanlar bulunduğu cama doğru bakıyordu.

Betül içeriye girdi ve oğlu Kaan'ın ağlama sesini duydu. Sesinden uyanmış olduğunu düşünüp içeriye gitti. Tutuklanamaz Betül bir gün evde otururken televizyonda bir haber gördü. Haberde Merve'nin annesinin ve babasının hukuk mücadelesi verdiğini, olayın halen aydınlatılamadığı yazıyordu. Merve'nin annesinin ve babasının o çaresizliğini, kızlarının acısını nasıl bastırdıklarını gördü. Salim Oktan'ın ifşa görüntüsünü çektikten sonra Merve ölmüştü. Salim Oktan ise halen hayattaydı. Betül haberi izlerken nefes nefese kalmıştı. Planını uygulamaya koymak için daha yıllarca beklemesi gerekiyordu.

Betül o gün kafasını dağıtmak için Canan ile buluşmuştu.

Canan ; Moralin niye bozuk ?

Betül ; Boşver.

Canan ; Anlatsana Betül.

Betül Canan'a bir yalan uydurması gerekiyordu. Merve'nin haberini gördüğünden dolayı morali bozuktu fakat o başka bir şey bahane etti.

Betül ; Tümer'i çok özledim. Ondan geriye sadece videolar vardı ve ben onları sildim. Videoları sileli yıllar geçti ama çok pişmanım.

Betül ağlamaya başladı.

Canan ; Ağlama Betül lütfen. Ne videosu ?

Betül ; Tatile gittiğimiz günlerin, doğum günü kutlamalarının, nikah görüntülerimizin olduğu videolar.

Betül'ün aklına geçen gün söylediği şeyler geldi. Canan'a ölen eşinin geleceğini söylemişti. Hasta numarasını devam ettirmek istedi.

Betül bir anda gülümsedi.

Betül ; Neyse Tümer gelsin söylerim, tekrar çekeriz.

Betül'ün Canan ile konuşması bittikten sonra ayrıldılar. Canan Betül'e çok üzülmüştü. Tam olarak ne olduğunu öğrenmek için Kaan'ı aradı.

Canan ; Annenin tam olarak nesi var ? Sarhoşluğun etkisi ile böyle yapıyor diye düşündüm son buluşmamızda fakat bugün yine aynısını yaptı, ayık kafayla.

Kaan ; Hasta abla.

Canan ; Tamamda nesi var ? Çok ağladı. Hiç iyi görmedim onu.

Kaan ; Babamın ölmesini hiçbir zaman kabullenemedi abla. Yıllardır bu durumda.

Canan ; Ben annenle yakın arkadaşım, sürekli görüşürüz onunla. Baban öldüğünde de yanında oldum. Sen yoktun o zamanlar. 20 yıl olmuş, vay be. Asıl konumuza dönelim. Ne zaman oldu bu durum ? Gerçekten hiç iyi değil çünkü.

Kaan ; Aslında hep böyleydi Canan abla. Annem çok hızlı duygu ve düşünce değişimlerine girebiliyor. Sana denk gelmemiştir. İlk denk geldiğinde de haliyle garipsedin.

Canan ; İçtiğimiz günden daha kötüydü bugün. Youtube kanalını sildiğinden falan bahsetti. Babanın videolarının hepsini silmiş. Nedir o konu ?

Kaan ; Annem bir gün çıldırmış olmalı ki youtube kanalındaki bütün videoları silmiş. Bana da anlatmıştı.

Canan ; Çok pişman o konuda, çok ağladı. Babanın tatile gittigi günleri, doğum günü kutlamalarını, nikah görüntülerini falan bu kanala yüklemiş zamanında.

Kaan ; Doğru ama bilmediği bir şey var abla.

Canan ; Nedir ?

Kaan ; Kayıtların hepsi duruyor.

Canan bu cevap karşısında çok sevindi ve sormaya devam etti.

Canan ; Bu inanılmaz güzel bir haber. Betül'ün hayatta en istediği şey bu olabilir. Dur. Bu kayıtlar sende uzun zamandır var bence. Neden annene göstermiyorsun ? Sürpriz mi yapıcaksın ?

Kaan ; Hayır Canan abla göstermicem.

Canan ; Neden peki ?

Kaan ; Çünkü youtube kanalındaki silinen videoların hiçbirinde babam yok aksine annem var. Hepsini annem kurgulayıp babam orada varmışcasına hareket etmiş. Kurgu bir nikah ayarlamış, bir nikah salonu tutmuş ve gelinlik giyip bir video çekmiş. Babamın evlenme teklifine evet dediği görüntü ya da babamın orada olduğuna dair görüntü yok. Doğum günü kutlamalarında babam yok. Gezdikleri yerlerde yok. Kamera ya hep sabit bir yerde oluyor ya da annemin elinde. Annem babama sesleniyor ya da orada varmışcasına davranıyor fakat babam hiçbir zaman kadraja girmiyor ve hiçbir zaman sesi duyulmuyor. Bende annemin Google Drive hesabından buldum bu videoları. Hepsini araştırdım. Annem ve babamın resmi nikahı yok. Beraber gittiğini söylediği otellerin geçmiş kayıtlarına baktırdım. Annem tek başına o otellerde kalmış. Yemek yediğini söylediği yerleri araştırdım. Yıllar geçtiğinden dolayı çoğunun güvenlik kamera kayıtları silinmişti fakat 2 tanesininkini buldum. Annem orada tek başına yemek yiyor ve yanında biri varmışcasına 2 kişilik yemek söylüyor. Babam yanındaymış gibi fotoğraf çekiyor. Sildiği fotoğraflara bakıyorum sanki birinin omzuna başını dayamış gibi fotoğraflar çektirmiş ama fotoğrafta sadece annem var.

Kaan şimdi ona Betül'ün hiç evlenmediğini söylüyordu. Canan, Betül ile ilk tanıştıkları anı hatırlamaya çalıştı. Tümer'in öldüğü gün Betül, Tümer için "Eşim" olarak bahsetmişti. Canan bunu hatırlayınca Kaan'ın evlendikten sonra doğduğunu düşünmüştü ama şimdi Kaan'ın böyle söylemesi, en baştan beri Betül'ün Tümer yüzünden kafayı yediğini düşündürtüyordu ona. Betül Tümer ile hiçbir zaman evlenmemişti.

Canan ; Buna inanamıyorum.

Kaan ; Maalesef böyle abla.

Canan ; Yani annen ile baban evlenemeden senin tohumlarını atmışlar.

Kaan ; Evet.

Canan ; Babanın hiç fotoğrafı ya da Annenle beraber hiç çekilmiş fotoğrafları var mı ?

Kaan ; Babamın sosyal medya hesaplarından kalan çok eski fotoğrafları var. 2 tane annemle çekilmiş fotoğrafları var. Annem göstermişti bu fotoğrafları bana. Bende telefonumla çekip Google Drive'a atmıştım. Bu fotoğrafları saklıyor ve uzun zamandır da çıkarttığını görmedim.

Canan ; Baban sen doğmadan önce öldüyse. Haliyle senle fotoğrafıda yok. Çok üzüldüm Betül'ün haline gerçekten.

Kaan ; Sağol abla. Tutuklanamaz "Unutulmak ne kadar sürer ?"

Betül bunu düşünmüştü. 45 yıl. 45 yıl yeterliydi bunun için. Betül "155@iem. gov. tr" adresine 45 yıl sonrası için kanıtlar göndermişti. Sadece bununla kalmadı. Kanıtların daha hızlı yayılması için birçok sosyal medya hesabında ileri tarihli paylaşım yapmıştı.

Betül cinsiyetini değiştirmişti fakat aklındakiler duruyordu. Bilişim dünyasına verdiği seneler hackerlık bilgisini en üst düzeye çıkarmıştı. Basitten başlayarak en profosyonele kadar bütün bilgileri biliyordu. Bütün linux sürümlerini görmüş geçirmişti, javascript, PHP/SQL ve Perl'e hakimdi. C ve C++ dilinde exploit yazabiliyordu. Eski bir dil olan Assembly'i Shell kodlarını anlamak için öğrenmişti. Python, Ruby ve Bash bilgisi en üst düzeydeydi. Trojan oluşturabiliyor, Beef kullanabiliyordu. Bu bilgileri savunma yapmak için öğrenmişti fakat şartlar değişmişti. Betül'ün yapması gereken artık tek bir şey kalmıştı.

Kimliğini gizli tutarak 45 yıl beklemek.

45 YIL SONRA

Betül Kaan'ın bilgisayarını açtı. O işteyken telefonundan bilgisayarının ekranını görebileceği bir yazılım yükledi. Dahası Kaan hotmail. com'a girdiğinde bildirim gelecekti. Kaan'ın mailleri görüp görmediğini bilmek istiyordu.

Salona geldi ve tarihe baktı. Zaman gelmişti. İnanamıyordu. Duvara vurdu.

Betül ; Oluyor mu bu sefer ? Gerçekten geldi mi ?

Betül'ün gözleri doldu.

Betül ; Gerçekten oluyor mu bu sefer. Gerçekten geldi mi o gün.

Betül inanamıyordu. Derin bir nefes aldı.

Betül ; Rüya değil dimi bu. Bu rüya değil. İnanamıyorum vallahi inanamıyorum. Geldi lan vallahi geldi.

Betül yerinden kalktı ve sesini yükselterek konuşmaya başladı.

Betül ; Yemin ederim geldi ya. Vallahi geldi lan. Geldi lan. Geldi lan geldi geldi. Vallahi geldi. Oluyor lan. Lan oğlum oluyor oluyor.

Betül sesini dahada yükseltti.

Betül ; Yemin billah olsun oluyor. Her şey gerçek lan. Lan geldi o tarih. Vallahi billahi geldi.

Konuşmaya devam etti.

Betül ; Bu sefer gerçekten kafayı yicem. Saatler kaldı. Hesap vermenize saatler kaldı orospu çocukları. Her şeyin başlaması artık an meselesi. Hepinizin sülalesini sikicem piç kuruları sizi.

Betül aynanın karşısına geçti. Günler önceden bugün için bunu yapmayı planlıyordu.

Betül ; Merhaba. Hatırladın mı beni ?

Yıllar sonra ilk defa erkek sesiyle konuştu. Tümer gibi konuştu.

Tümer ; Hatırladım.

Betül ağlamaya başladı. Cebinden telefonu çıkarttı ve tarihe baktı. Halen inanamıyordu. Daha sonra Tümer'in gözlerine uzun uzun baktı.

Betül ; Bu anı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki.

Betül akşamı bekliyordu. Hazırladığı şey olacak mıydı bunun merakı içindeydi.

14 SAAT SONRA

Betül salonda oturuyordu. Beklemeye devam ederken yanına Kaan geldi.

-Nasılsın anne ?

"İyiyim oğlum. Sen ?"

- Bende iyiyim anne sağol. İlaçlarını içtin mi ?

"İçtim oğlum.”

-Bana biraz babamı anlatır mısın anne ?

Betül her zaman söylediği yalanı yine söyleyecekti. Önce gülümsedi.

"Baban var ya çok başkaydı. Onunla geçirdiğim zamanları çok özlüyorum oğlum. Ona bir kere dedim ki "Tümer, evleneceğimiz zaman. . .”

Betül konuşmasına devam edecekken elektrikler gitti. Anlık reaksiyonla etraflarına baktılar. Ay ışığından gelen ışık yüzünden birbirlerini görebiliyorlardı. Kaan yerinden kalktı ve cama doğru yöneldi. Daha sonra annesine döndü.

- Sokak lambaları bile yanmıyor. Birazdan büyük ihtimal gelir anne. Bende dışarı çıkacaktım ama elektriklerin gelmesini beklerim artık.

Betül inanılmaz sevinmişti. İşe yaramıştı. Bu durumdan dolayı ilk defa yalandan değil gerçekten gülmek istiyordu. Gülerek konuşmasına devam etti.

"Bunu söyleyeceğini biliyordum ya. Sen git oğlum. Kaç yaşındayım ben ve yatalakta değilim. Böyle yaparsan üzersin beni.”

- Olmaz anne. Beklerim ben.

"Ya git diyorum. Bir şey olmaz.”

Kaan annesinin kendisini yaşlıymış, bir iş göremiyormuş gibi hissetmesini istemedi.

- Tamam ama önce şu sorularımı bitireyim.

"Peki sor. Ne meraklısın sen ya. Nereden çıktı babanı sormak ?"

35 senedir her gün sorduğunu hatırlamadığından dolayı Kaan'ın morali bozulmuştu fakat aldırış etmedi. Bu daha öncede olmuştu. Betül bazen Kaan'ın bu soruları hep sorduğunu hatırlardı. Kimi zaman 2 gün önce sormuştun derdi, kimi zaman 1 haftadır her gün soruyorsun derdi, kimi zamanda ilk defa sorulduğunu zannederdi.

- Ya off.

"Ne oldu oğlum ?"

- Unuttum bak. Çarşamba günü söylemişti amcam ama sana söylemeyi unuttum. Hafta sonu yemeğe gidelim dediler. Amcamın bir tanıdığı iskenderci varmış.

"Olur yarın gidelim.”

- Tamamdır. Daha demin babamla alakalı bir şey söyleyecektin arada kaynadı elektrikler gittiği için. Ne diyecektin ?

"Ne zaman ?"

- Tümer dedin bir şey dedin.

"Hatırlamıyorum oğlum.”

Kaan bir şey söyleyecekti ki Betül ağlamaya başladı.

"Özür dilerim oğlum.”

- Neden özür diliyorsun anne ?

O ara elektrikler geldi. Işıklar yandı ve televizyonun kırmızı sinyal ışığı gözüktü. Betül içten içe sevindi fakat belli etmedi.

"Tümer'i çok özlüyorum oğlum.”

- Biliyorum anne. Bende keşke görseydim diyorum ama yapacak bir şey yok. Ağlama lütfen.

Betül göz yaşlarını sildi. Sonra ellerini açtı. Kaan oturduğu yerden kalkıp annesine sarıldı.

- Annem benim.

Kaan tekrardan yerine oturdu.

- Babamla neler yapardınız onu anlatır mısın anne ? Tutuklanamaz Kaan, Betül, Kaan'ın amcası Metin, Metin'in Eşi Lütfiye, Metin'in oğlu Burak, Metin'in oğlunun eşi ve Metin'in oğlunun oğlu bir restaurantta iskender yiyorlardı. Telefonla ilgilenmeye devam eden Metin'in Oğlu bir anda bağırdı. Diğer masalarda oturanlar bulundukları masaya doğru bakmışlardı.

Burak'ın Oğlu ; OHA.

Burak ; Ne oldu Caner ?

Masada bulunan herkes Caner'in ne söyleyeceğine kilitlenmişti.

Caner ; Salim Oktan'ın ifşa görüntüsü ortaya çıkmış.

Betül inanılmaz sevinmişti fakat belli etmemesi gerekiyordu. Dinlemeye devam etti.

Metin ; İfşa ne demek ?

Burak ; Ciddi olamazsın. Ver bakayım.

O ara Burak'ın eşi masaya geldi. Caner telefonu babasına uzattı. Burak telefondaki görüntüyü izlemeye başladı.

Burak ; Yok artık ya. Bitti bu adamın işi. Kaç tane kadın var baksanıza yanında.

Burak'ın Eşi ; Ne oldu ?

Burak ; Salim Oktan'ın ifşa görüntüsü çıkmış.

Burak'ın Eşi ; Yuh. Bakayım az.

Burak'ın Eşi telefona baktı.

Burak'ın Eşi ; Harbiden o a ama burada kaç yaşında ? Bu video çok eski bir video gibi geldi bana.

Burak'ın Eşi eliyle telefona dokundu.

Burak'ın Eşi ; Şunu altın kelebek ödülüne benzettim.

Burak ; Bende o olduğunu düşünüyorum. Üst kattan çekilmiş ama kim çektiyse çok net çekmiş.

Kaan telefonundan haberlere bakıyordu.

Metin ; Ne olmuş anlatsanıza.

Burak ; Baba bu ünlü oyuncu vardı ya Salim Oktan.

Metin ; Evet biliyorum onu. Birçok dizide oynamıştı.

Burak ; Fuhuş yaptığı ortaya çıkmış.

Metin'in Eşi ; Yok artık.

Metin ; Vay be.

Betül olaya bir yorum yapmak istedi.

Betül ; İnanamıyorum ya. Hiç kimseye güvenmiyeceksin harbiden.

Kaan ; Gözaltına alınmış bile.

Caner ; Nerden gördün abi ?

Kaan ; Haber siteleri son dakika geçiyor.

Caner ; Garip hissettim abi. Kaç tane dizisini izledim. İnsanlar gerçek yüzlerini göstermiyor ya da biz göremiyoruz. Tutuklanamaz Betül ve Kaan eve geldiklerinde Betül odasına gitti. Bağırmak istiyordu sevinçten. Birilerinin hesap verdiğini görmekten çok mutluydu. Salim Oktan'ın fuhuş görüntüleri yayınlandıktan sonra ölen Merve'nin ailesi gözlerinin önüne geliyordu. Sadece fuhuş görüntülerini sosyal medyada paylaşmakta kalmamıştı. Aynı zamanda polise Merve'nin cinayetinin arkasında Salim Oktan'ın olabileceğini ve bunun araştırılması gerektiğini söyleyen bir mailde atmıştı. Tutuklanamaz O günde gelmişti. Ceyhun Karamandan hesap sorulacağı, Esma'nın ölümünün hesabının sorulacağı günde gelmişti. Betül gün boyunca yerinde duramadı. Kanıtların sosyal medya hesaplarından paylaşılacağı ve polise gönderileceği saat geldğinde mutfaktaydı. Salonda televizyon izlerken çay isteyen oğluna çay yaparken o anı bekliyordu. O haberi istiyordu.

Kaan bir anda bağırdı.

Kaan ; Anne Ceyhun Karaman hayatını kaybetmiş.

Betül dudaklarını ısırdı. Kollarını havaya kaldırdı ve çok kısık bir sesle çok hızlı bir şekilde söylendi.

Betül ; Evet, evet, evet.

Sonra oğluna bağırdı.

Betül ; Duyamadım oğlum.

Kaan sesini dahada yükseltti.

Kaan ; Ceyhun Karaman hayatını kaybetmiş. Eski dışişleri bakanı.

Betül mutfaktan salona geldi. Kaan elinde kumandayla kanalı değiştiriyordu. Hiç bilmiyormuş gibi sordu.

Betül ; Kim ölmüş oğlum ?

Kaan'ın cevap vermesini beklemeden televizyondan haberi görmüş gibi yaptı.

Betül ; Buda gitti. ALLAH taksiratını affetsin.

Kaan ; Amin anne amin.

"Ceyhun Karaman 8 yıl dışişleri bakanlığı görevini üstlendi. . .” Tutuklanamaz Betül saat 10 gibi uyandı. Onun için en önemli gün gelmişti. Asıl her şey bugün başlayacaktı. Çünkü bugün ülkenin kaderini değiştirecek olaylara imza atacak ve en önemlisi abisi Metin'den hesap soracaktı.

2 SAAT SONRA

Yaklaşıyordu. . . . Geçen her saniyede Betül dahada heyecanlanıyordu.

2 SAAT SONRA

Yaklaşıyordu. 45 sene. 45 sene beklemişti bugün için.

4 SAAT SONRA

Saatler kalmıştı artık. Çok az kalmıştı.

2. 5 SAAT SONRA

Betül salonda ve televizyonun başındaydı. Elindeki kumandayla kanalları değiştiriyordu. Artık dakikalar kalmıştı her şeyin başlamasına.

Betül'ün telefonuna bildirim geldi. Kaan hotmail hesabına girmişti. Betül halen inanamıyordu. Sevinçten gözleri doldu ve ağlamaya başladı. Gerçekten gelmişti o gün. Kanalları değiştirmeye devam ederken Kaan elinde telefonla salona geldi.

Betül ; Oğlum ?

Kaan annesine doğru yöneldi ve elini kumandayı tutan annesinin eline doğru uzattı.

Kaan ; Sen niye ağladın ? Neyse. Kumandayı versene az.

Kumandayla kendi eli arasında bir parmaklık mesafe varken Betül kumandayı yaklaştırdı. Kaan kumandayı eline aldı ve kanalları değiştirmeye başladı.

Betül ; Oğlum ne yapıyorsun ?

Kaan ; Az bir dak. . .

diyecekken Kaan telefondaki kişiyle konuşmaya başladı.

Metin ; Efendim Kaan.

Kaan ; Televizyonu aç amca.

Metin ; Neden ?

Kaan sesini biraz daha kalınlaştırdı.

Kaan ; Televizyonu aç amca.

Kaan amcasının cevabını dinlemeden telefonu kulağından indirdi ve saate baktı. 20;59'du. Haber kanallarında da 20;59 yazıyordu. Tekrardan kulağına götürdü telefonu.

Kaan ; Sen babama ne yaptın ?

2 saniyelik bir sessizlik oldu.

Betül ; Oğlum ?

Kaan ; Babama ne yaptın lan sen orospu çocuğu ?

Metin ; Lan sen ne diyorsun şerefsiz. Ağzını topla pi. . .

derken televizyondan önce bir cızırtı geldi. Kaan bu cızırtı gelir gelmez amcasının söylediklerini dinlemeden telefonu kulağından indirdi. Televizyonun sağ alt köşesinde bulunan saate doğru bakıyordu. 20;59 yazan yer 21;00 oldu ve ekran bir anda karardı. Kanalın logosu bile gitmişti. Kaan 2 saniye bekledikten sonra kumandayla kanalları değiştirmeye başladı. Bütün kanallar kararmıştı.

Betül ; Oğlum neler oluyor ?

Sonra Tümer gözüktü. Bir koltukta oturmuş ve kameraya doğru bakıyordu. Betül, Tümer'i görür görmez yerinden kalktı.

Betül ; Tümer. . .

Tümer önce gülümsedi ve şöyle dedi ;

"Beni hatırladınız mı ?"

Tutuklanamaz Ülkenin en önemli meydan noktalarında insanlar toplanmıştı. Hepsinin ağzında tek bir ses vardı ;

"Hükümet istifa ! Hükümet istifa !" Tutuklanamaz Betül ağlamaya başlamıştı. Kaan ise pür dikkat babasının ne diyeceğini merak ediyordu. Tümer konuşmaya devam etti.

"Şaşırdınız mı ? Şaşırmayın. Unuttunuz mu ? Unutmayın. Korktunuz mu ? Korkmayın. Suçunuz yoksa korkmayın.” Tutuklanamaz Bursa'nın susurluk çayında bir kahvehanede eksi tip tüplü televizyon açıktı. Kahvehanede oturan vatandaşlar bütün yayınları ele geçiren bir adamın söylediklerini dinlemekteydi. Televizyonu izlemeye devam ederlerken bir uçak sesi duydular. Uçak o kadar yakından geçmiştiki kahvehanenin duvarlarının titrediklerini hissetmişlerdi. Daha sonra kahvehanedekilerin uzakta olduğunu düşündüğü bir patlama sesi duyuldu. Tutuklanamaz Kemal gözlerini yavaşca açtı. Gece çok uykusuz kalmış ve bugün akşam 10'da kalkmıştı. Yüzünü yıkadıktan sonra tuvaletini yaptı ve tekrardan yatağına uzandı. Eline telefonu aldı. İnstagram'a girdikten sonra İnvesting. com'a girdi ve Dolar/TL kuruna baktı. İşte o anda dona kaldı. Çünkü Türk Lirası Dolar karşısında %268 değer kaybetmişti. Bu ekonomik kriz demekti. Tutuklanamaz Betül ve Kaan Tümer'in ne dediğini izlemeye devam ediyordu.

Tümer gülümsedi.

"Nereden başlıyım ki ? Bence sıfırdan başlamalıyım. Çünkü bugün öyle olacak. Her şey sıfırlanacak. Bugün herkes hesap verecek.” Tutuklanamaz Metin'in eşi, sağ elinde 3 tane poşet bulunan Burak'ın oğlu Caner ile beraber merdivenleri çıkıyordu.

Metin'in Eşi ; Az kaldı Caner.

Caner ; Sıkıntı yok babaanne.

5. Kattaki evlerine gelmeden önce 4. Katta bulunurlarken merdivene yakın yerdeki dairenin kapısı açıldı.

"Nasılsın Komşu ?"

Caner elindekileri bıraktı.

Metin'in Eşi ; İyiyim vallahi ne olsun. Sen ne yapıyorsun ?

"İyiyim bende ne olsun.”

Metin'in Eşi hızlıca Caner'e döndü.

Metin'in Eşi ; Oğlum sen çık istersen.

Caner ; Yok babaanne beklerim ben.

"Baya büyümüş delikanlı.”

Metin'in Eşi ; Büyüdü büyüdü.

"Songül geldi geçen bana.”

Metin'in Eşi ; Ee ne oldu ?

"Zor durumdaymış. 2 aydır kirayı ödeyemiyorlarmış. Bende yardımcı oldum.”

Caner'in telefonu çaldı. Arayan oyundan tanıştığı arkadaşıydı. Aşağı kata inen merdivenlere doğru yönelirken telefonu açtı.

Metin'in Eşi ; İyi yaptın.

Caner'in Arkadaşı ; Alo

Caner ; Efendim.

Caner'in Arkadaşı ; Nerdesin oğlum ? Seni bekliyoruz amına koyim.

Caner ; Kanka işim çıktı. Babaannemin yanındayım.

Caner'in arkadaşı hafif sırıttı.

Caner'in Arkadaşı ; Oğlum ne işi , ne babaannesi ? Step momcu musun amına koyim.

Caner'in arkadaşı kahkaha attı.

Caner ; Ya siktir git gerizekalı. Sanki isteyerek gittim. Babam yardımcı ol dedi poşetlere.

Caner'in arkadaşı ; Ne kadar sürer ?

Caner ; Bilmiyorum kanka. 1. 5 saate gelirim büyük ihtimal.

Caner'in arkadaşı ; Tamamdır biz giriyoruz o zaman.

Caner ; Tamam.

Caner telefonu kapattı ve babaannesinin yanına geri döndü.

"ALLAH kimsenin başına vermesin.”

Metin'in Eşi ; Amin, amin.

"Bizde geçtik o yollardan. Zamanında kirada oturuyorduk Kayseride. Eşimin işleri o zaman iyi değildi.”

Metin'in Eşi ; "Şükür etmeyi bilmek lazım.”

"Neler çektik. Tahtakurusu vardı evimizde. 150 Lir. . .”

derken cümlesini bitiremeden bir anda alt kattan çığlık sesi duyuldu.

"Bıktım bundan da ya"

Metin'in Eşi ; 4 ay önce konuşmuştuk halen devam ediyor mu karısını dövmeye ?

"Bilmiyorum ki.”

Alt komşu cümlesini bitirir bitirmez, içeriden evin küçük oğlu telaşlı bir şekilde geldi.

"Anne Metin amca aşağıya atlamış.” Tutuklanamaz Tümer konuşmaya devam etti. Gözleri doldu ve haykırarak konuşmaya başladı.

"O kadar uzun zamandır bekliyorum ki birilerinin hesap vermesini. Salim Oktan'ın, Ceyhun Karaman'ın hesap verdiğini gördünüz. Onlar sadece başlangıçtı. Bugün suçlu olan herkes gerçekten tam anlamıyla hesap verecek.” Tutuklanamaz Batuhan, terörist başı Ceylan Kavukcu'nun tutuklu bulunduğu imralı adasında askerdi. Eve geldiğinde akşam saatleriydi. Bir sigara yakmış, adanın tamamını görebilen evinden dışarıyı seyrediyordu. Önce bir uçak sesi duyuldu. Evinin duvarlarını titreten uçağı Batuhan görebiliyordu. O uçak bir kaç saniye sonra Ceylan Kavukçunun tutuklu kaldığı hapishaneye çarptı ve patladı. Tutuklanamaz "Ayberk Aksoy, Kemal Fırat Biçen, Kazım Tilki.”

Tümer konuşurken ekran ikiye bölündü. Sol tarafta kendisi vardı. Sağ tarafta ise altalta olacak şekilde söylediği isim, şahsın fotoğrafı, kimlik bilgileri, telefon numarası, oturduğu adres, işlediği suç ve onu serbest bırakan savcının ismi ve savcınında kişisel bilgileri vardı.

"Utanç tablosunu sizinle paylaşıyorum. Bu ülkenin neden böyle olduğunu, neden insanların öldüğünü, neden tecavüzlerin halen sıklıkla yaşandığını, neden hırsızlıkların bitmediğini ve dahasını sizin önünüze kanıt olarak sunuyorum. Suç işleyenleri serbest bırakanları ve onlarında kişisel bilgilerini önünüze koyuyorum.”

Tümer konuşmaya devam ederken ekranın sağ tarafında söyledikleri yukarıdan aşağıya olacak şekilde gözükmeye başladı. Tutuklanamaz Cemil ve Burcu bir akşam yemeği yemişlerdi. Cemil hesabı kartla ödemek istedi. Gelen garson pos cihazının bozulduğunu ve en yakın ATM'nin bir kaç yüz metre ilerde olduğunu söyledi. Cemil ATM'nin önüne geldi. Kartı soktu, şifreyi girdi ve bir anda dona kaldı.

"Oha ne oluyor lan ?"

Cemil'in hesabına kamu bankasından 35. 456 dolar gönderilmişti. Tutuklanamaz Tümer konuşmasını sürdürdü.

"Çok şey konuşucaz bugün. Konuşamadıklarınızı, sustuğunuz o anları, bastırdıklarınızı konuşucaz. Ben kendimden bahsetmek istiyorum en önce. Abi zorbalığına maruz kalmış, hayatı bu yüzden mahvolmuş biriyim ben. Herkese ulaşmam mümkün değil. Herkesi kurtaramam, herkese yardım edemem ama fark ettirebilirim. Kötü olanlara korku yayabilirim.” Tutuklanamaz 14 yaşındaki Adnan'ın bir şey dikkatini çekmişti bugün. Sosyal medyada Tümer diye birinden söz ediliyordu. TÜRKİYE'nin kaderini değiştirmiş kişi olarak lanse edilmişti. Konuyu araştırdı fakat babası Hüseyin'inde fikir sahibi olacağını düşündü ve babasının yanına gitti.

Adnan ; Baba Tümer'i tanıyor musun ? Yıllar önce bir olay olmuş. Onun adı geçti bugün.

Babası hemen hatırlamıştı.

Hüseyin ; Biliyorum tabiki. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı oğlum. O olayın etkisi çok büyük oldu.

Adnan ; 2000'den fazla kişinin intihar ettiği doğru mu ?

Hüseyin ; Doğru. Tutuklanamaz Tümer konuşuyor. Kaan şok olmuş bir şekilde babasını dinlemeye devam ediyor, Betül ise her şeyin istediği gibi gitmesinden dolayı içten içe seviniyordu.

"Abi izliyorsun değil mi beni ? İzliyorsun. Tabiki izliyorsun. Korkuyorsunda. O kadar korkuyorsun ki şu an. Senin yerinde olmak istemezdim, gerçekten istemezdim. Aklın varsa eğer öldür kendini yoksa ben öldürtücem seni. Bana yaptıklarının hesabını vereceksin.”

Tümer ağlamaya başlamıştı.

"Nasıl yaptın bana bunu ? Nasıl lan nasıl orospu çocuğu. Yüzümün gözümün mosmor olduğu günler, hastaneye gittim günler, kolumun ağrısından duramadığım anlar. Unutmadım. Vallahi unutmadım.” Tutuklanamaz Cumhurbaşkanı Samet Yavuzer Çanakkaleden Ankaraya gitmek için 20:30 uçağına binmişti. Uçaktayken danışmanı geldi ve kulağına eğildi.

"Efendim sosyal medyada tarafınızı ilgilendiren bir video paylaşılmış ve kimliği belirlenemeyen biri tüm televizyon kanallarını ele geçirmiş durumda. Şu anda bütün kanallarda yayın yapıyor. Videoyu sosyal medyaya yayan kişininde kendisi olması muhtemel.”

Samet Yavuzer kaşlarını çattı.

Samet Yavuzer ; Açın şu tele. . .

diyecekken uçak sarsılmaya başladı. Uçakta bulunanlar sarsılmanın etkisiyle ayakta duramıyordu. Önce türbülans zannedildi. O panikle Samet Yavuzer emniyet kemerini bağlamaya çalışırken kapaklar açıldı ve oksijen maskeleri düştü. Uçak irtifa kaybetmeye başladı. Daha sonra büyük bir hızla yere çakıldı ve patladı. Tutuklanamaz Tümer 2'ye bölünmüş ekranın sol tarafından konuşmaya devam ediyordu.

"Bir insan abisini nasıl teröristten farksız görebilir ?"

Televizyonu izleyen Kaan'ın telefonu çaldı.

"Abisinden ne kadar nefret edebilir ?"

Arayan Metin'in Eşiydi. Telefonu açtı.

"Onu öldürmeyi isteyecek kadar nasıl sevmeyebilir ?"

Metin'in Eşi telaşlı ve ağlamaklı ses tonuyla konuşmaya başladı.

Metin'in Eşi ; Kaan. . . . Kaan . . . . .

"Nefret ediyorum senden. Hayatımın her anında, her saniyesinde nefret ettim.”

Kaan ; Ne oldu abla ?

"Bir kere abimmişsin gibi bakmadım ya bir kere.”

Metin'in Eşi ; Metin'i kaybettik. İntihar etti.

"Seni bir kere bile sevmedim ya. Nasıl olabiliyor farkında mısın ? Bir kere ya bir kere.”

Kaan telefonu kapattı ve Betül'e döndü.

Kaan ; Anne.

"Hiçbir zaman sevgim olmadı. En ufak sevgi beslemedim. Sen beni döverken senin suratına baktım. O öfkene, o insanlığından çıkmana baktım.”

Televizyonu izlemeye devam eden Betül Kaan'a döndü.

Betül ; Efendim oğlum.

"Benim yüzümü mosmor ederken yok yere akıttığın terine baktım.”

Kaan ; Amcam hayatını kaybetmiş. İntihar etmiş.

"Hayatımı her gün mahvederken senin aslında hayatının olmadığının farkına vardım.”

Betül morali bozulmuş gibi yaptı.

Betül ; Ne ?

"Beni her gün dövdüğün için hayatımı karanlık bir boşluğa saldım.”

Kaan ; Amcamın eşi aradı şimdi. O söyledi.

Tümer dişlerini kemiriyordu. Çok öfkelenmişti.

"Senin yüzünden her yolda yürürüken hayatı sorguladım.”

Betül ; İnanamıyorum ya.

"Her gittiğim yerde ben ne yaptım abime diye sordum.”

Kaan ; Ben şunu anlıyorum ölmesinden.

"Neden yapıyor diye devamlı sorguladım.”

Betül ; Neyi ?

"Bir insan nasıl bu kadar cani ve şerefsiz alçak olabilir diye kaç kere sordum kendime.”

Kaan ; Babam haklıymış. Sen daha iyi bilirsin. Haklı mı sence ?

"Çıkamadım işin içinden. Hiçbir zaman kabullenemedim. Sana karşılık vermeyi düşündüğümde kendime engel oldum. Çünkü şartlar öyle gerektiriyordu. ALLAH kahretsinki buna katlanmak zorundaydım.”

Betül ; Bilmiyorum. Bana hiç anlatmadı.

Kaan hasta olan annesinin belkide hatırlamadığını düşündü.

"Katlandıkça üz. . . .” Tutuklanamaz Cumhurbaşkanı Samet Yavuzer'in, mafyayla iş birliği yapıp, muhalefete korku yaymak için üst düzey bürokratlara, sözü geçen tanınmış kişilere tehdit ve santaj yapılmasını istediği video görüntülerinin paylaşılmasının ardından bütün mufalefet partileri TBMM'de acil olarak toplanmıştı.

Kürsüye açıklama yapmak için ana muhalefet partisi olan TLP'nin başkanı Arif Aşkın geldi. Önce mikrofonunu düzeltti. Daha sonra kendisini dinleyenlere bakıp konuşmaya başladı.

"Evet değerli milletvekilleri hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Geldiğimiz nokta utanç vericidir. Şok olmuş vaziyetteyiz. Yıllarca söylediklerimizin bir bir çıkmış olmasına tabiki şaşırmadık. Milyonlarca vatandaşımız korkuyla bu ülkede yaşamaktan bıktı fakat bunlar bıkmadı. Dışarıda vatandaşlar hükümeti istifaya çağırıyor. Bizimde söyleyecek çok fazla bir şeyimiz yok. Ben mevcut hü. . .”

diye devam edecekken Arif Aşkın'ın danışmanı yanına geldi. Kulağına eğildi ve bir şey söyledi. Daha sonra gitti.

"Arkadaşlar şimdi bilgi geldi. Cumhurbaşkanı Samet Yavuzer'in Çanakkaleden kalkan ve Ankaraya giden uçağının imralı adası civarlarına düştüğü haberi geldi. Şu anda ne diyeceğimi bilemiyorum. Keşke adalete hesap verebilseydi.”

Arif Aşkın cümlesini bitirdikten hemen sonra bir polis ordusu içeriye daldı. Arif Aşkın neler olduğunu anlamaya çalışırken meclis koltuklarında oturan milletvekilleride aynı durumdaydı. Polis ordusu milletvekillerini tutuklamaya başladı. Arif Aşkın'ın yanına gelen 4 polisden ilk ikisi Arif Aşkın'ın ellerinden tuttu. Arkasına götürüp kelepçe takarken diğer gelen 2 polisten ilki Arif Aşkın'a konuştu.

"Hakkınızda çıkan yolsuzluk görüntülerinden dolayı tutuklusunuz.” Tutuklanamaz Betül telefonundan yaptıklarının işe yarayıp yaramadığını kontrol ediyordu. Başardığını görünce sevinmişti. Tümer ise 2'ye bölünmüş ekranın sol tarafından konuşmaya devam ediyordu. Abisinin konusunu tamamen bitirmiş ve başka bir konuya geçmişti.

"Neden fakir olduğunuzu düşündünüz mü hiç ? Neden parasız kaldığınızı, neden tatile gidemediğinizi, neden hayallerinizdekileri alamadığınızı hiç düşündünüz mü ? Fakirlikten kastım istediğiniz her şeyi neden alamadığınız anlamında değil. İnsan gibi neden yaşayamadığınızı söylüyorum. Ekonomi kötü mü yönetiliyor ? Ülkede adalet kalmadı ve bu yüzden yatırımcının güveni mi yok ? Bunları doğru kabul edelim. Neden peki bazı kişiler bundan etkilenmiyor ? Neden milyonluk araçlarla gezen, milyonluk evlerde oturan, neredeyse istediği her şeyi alabilen, istediği zaman tatile gidebilen kişileri sıklıkla görüyoruz ? Bu kişilerin hepsi mi inanılmaz yetenekli ? Hepsi mi babadan zengin ? Bunların hepsinin gerçekten güzel para kazandıran işleri mi var ? Tabiki hayır.”

O anda 2'ye bölünmüş ekrana bir ekran daha eklendi ve toplamda 3'e bölünmüş oldu. Tümer ekranın orta tarafındaydı. Ekranın sağ tarafında suçlular ve onları serbest bırakanların isimleri yazıyordu. Yeni gelen sol tarafta ise bazı isimler belirmeye başladı. İsimlerin altında ise dosya upload sitesinin farklı kombinasyonlarla oluşturulmuş linkleri vardı.

"Bu kişiler zamanında herhangi bir yerden rüşvet alan şahıslardır. Ne kadar rüşvet aldıkları, varsa görüntüsü ya da videosu, banka kayıtları, swift kodları, bağlantıları gibi detayların hepsini fotoğraflarının altında yazan linkteki dosyadan edinebilirsiniz.”

Tümer önce güldü.

"Çok klişe belki ama çok sevdiğim bir laf. Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.” Tutuklanamaz Fırat televizyonu açtığında 3'e bölünmüş bir ekran gördü. Ekranın ortasında koltukta oturmuş ve konuşan bir adam görüyordu. Neler olduğunu anlamaya çalıştığında önce bunun bir reklam olduğunu düşündü. Kanalın logosunun gitmiş olması ondan şüphe uyandırmıştı. Başka kanallara baktı. Her kanal aynıydı. Her kanalda daha önce tanımadığı bir adam konuşuyordu. Bu adam birilerinin rüşvet aldığını, ülkedeki çoğunluğun bu yüzden fakir kaldığını söylemişti.

Fırat eline telefonu aldı. Konuyla ilgili haber almak için sürekli takip ettiği ve telefonunda favorilerde olan bir haber sitesini açtı. Haber sitesini açar açmaz karanlık bir ekranla karşılaştı. Beyaz ve büyük harflerle bir başlık atılmıştı.

"İLK VE TEK DOĞRU HABERİMİZ.”

Fırat başlığın altında yazanları okumaya başladı.

"Kurucumuz Cevat Kısasaç bu haber sitesini 2004'de kendi başına kurmadı. Cevat Holding bugün ana muhafelet partisi olan TLP'nin yalakalığını yapmak için partinin üyeleri tarafından maddi destek sağlanarak kuruldu. Cevat holding olarak TLP ile alakalı yapılan herhangi bir olumsuz haberin, yeni bir bilginin, tamamen ülke menfaatleri doğrultusunda yapıldığına milleti inandırmak daha doğrusu kandırmak için bu yola çıktık. TLP'nin yıll. . .”

Fırat siteyi kapattı ve iktidara yakın olduğunu düşündüğü başka bir haber sitesine girdi. Oradada aynı başlık vardı.

"İLK VE TEK DOĞRU HABERİMİZ"

Fırat başlığın altında yazanları okumaya başladı.

"Bu haber sitesi hiçbir zaman doğruları söylemeyen, tamamen iktidar yalakası olmak için kurulmuştur. İnsanlar açlıktan ölme durumuna gelmişken bile ekonominin inanılmaz iyi olduğunu, bireysel silahlanma ülke tarihinde en üst düzeye çıkmışken can güvenliğinin avrupa seviyelerinde seyrettiğini, ifade özgürlüğü olmayan ülkemizde aslında herkesin rahatça kendini ifade edebildiğini, iktidardan gelen herhangibir açıklamayı ne pahasına olursa olsun savunnmayı, iktidarın yapması haricinde ülke yararına olan herhangi bir görüşü, gelişmeyi, bilgiyi katiyen red etmeyi amaçlamıştır.”

Fırat kendi kendine "OHA" dedi ve okumaya devam etti.

"Milletin vergilerinden elde ettiğimiz daha doğrusu çaldığımız parayı yine onların kendisine karşı kullandık. Kamu bankaları aracılığıyla tarafımıza yollanan milyonlarca lirayı, doları, euroyu, poundu ve aklınıza gelebilecek bütün diğer para birimlerindeki milyonları sadece iktidarın devam edebilmesi için harcadık. Aşağıda size bunu nasıl yaptığımızı gösteren belgeleri sunuyoruz. Bu belgelerde tarafımıza ulaşan paranın hangi yollardan geçtiğini, hangi şirketlerin bizim için çalıştığını, muhalif gibi gözüken fakat aslında iktidar yalakası olan ve ortak olduğumuz fakat bizimle birlikte çalışıyor gibi gözükmeyen yani bizimle alakası bulunmuyor gibi gözüken haber siteleri ve kanallar var. Başlıkta belirttiğimiz gibi. Bugün kurulduğumuzdan beri en doğru ve gerçek haberimizi paylaştık. Hemde kanıtlarıyla beraber.” Tutuklanamaz Tümer 3'e bölünmüş ekranın ortasından konuşmaya devam ediyordu. Kaan ve Betül izlemeye devam ederlerken Betül Kaan'a seslendi.

Betül ; Ben geliyorum oğlum.

Betül yerinden kalkıp içeriye gitti. Kaan ise televizyonu dinlemeye devam ediyordu.

"Nasıl kandırıldığınızı görmek istiyorsunuz değil mi ? Önce şunu söylemeliyim. Resmi kurumların paylaştığı hiçbir veri doğru değil. Hepsi tamamen ülkedeki düzenin doğru ilerlediğini göstermek, insanları kandırmak için kurulan bir oyun. Ne enflasyon, ne rezerv miktarı hepsi tamamen yalan. Gerçeklerini görebilmeniz için, belgeyi ilgilendiren kurumun resmi internet sitesine gidin. Şu anda bütün gerçekler orada yayında.” Tutuklanamaz Kazım'ın 460. 000 takipçiye sahip bir twitter hesabı vardı. Kendisi sadece muhalefeti destekleme işini yapıyordu. Bunun için çok para kazanıyordu.

Kazım o gün akşam televizyonda yayının gittiğini görüp yayındaki kişinin istemediği şeyler söylemeye başladığını görünce irkildi. Bir korku sarmıştı onu. Twitter hesabına girmeye çalıştığında ise giremedi. Şifresi değiştirilmişti. Twitterına baktı. Bütün twitler silinmişti ve tek bir twit vardı.

"Hesap vericem.”

Kazım korktu, riske girmek istemedi. Evden bavul bile toplamadan ayrıldı ve 3. Havalimanınına gitti. Havalimanı bugün inanılmaz kalabalıktı. Bilet almak istediğinde alamadı çünkü güvenlik önlemleri sebebiyle bütün uçuşlar iptal edilmişti.

Kazım havalimanın konaklama bölümünde oturdu ve beklemeye başladı. Kendisine yakın olan bir yerde televizyon vardı ve televizyon kapalıydı. Beklemeye devam ederken karşısında oturan kişi önce telefona baktı sonra Kazım'a. Tekrardan telefona baktı daha sonra tekrardan Kazım'a. Bir anda yerinden kalktı ve Kazım'a doğru yürüdü. Yanına geldiğinde telefonu Kazım'a gösterdi.

"O sensin.”

Kazım ; Pardon ?

"O şerefsiz sensin. Bizim vergilerimizle yalakalık yapan piç sensin.”

Kazım ne yapacağını bilmiyordu. Biri onu tanımıştı.

Kazım ; Karıştırıyorsunuz beni.

"Ulan şerefsiz"

dedikten sonra Kazım'ın yakasından tuttu.

Kazım ; Ne yapıyorsun lan bırak.

"Şerefs. . .”

diyecekken havalimanının hoparlörlerinden önce bir cızırtı duyuldu. Sonra bir kahkaha sesi. Kazım'ın yakasından tutan adam Kazım'ı bıraktı ve etraflarına bakmaya başladılar, diğer herkes gibi.

"Korkularınızla ve yaptıklarınızla yüzleşmeye hazır mısınız ? Gerçekten kaçabileceğinizi mi sandınız ? Nereye gitseniz bulucam sizi. Nereye giderseniz gidin hesap vereceksiniz. Şu anda bütün havalimanlarında, radyolarda, otogarlarda bu ses duyuluyor. Sizin gidebileceğiniz her yeri, yapabileceğiniz her hareketi önceden biliyorum. Bu ülkeden bir şekilde kaçmayı başarsanız bile gittiğiniz ülkede rahat olamıyacaksınız. Bütün ülkelerin konsolosluklarına haber verildi. Her detayınız, bütün hesaplarınız, her şeyiniz elimde ve bunu yaptıklarınızın hesabını verdirtmek için kullanıcam. Daha önce söylediğim gibi. Suçluysanız korkun.” Tutuklanamaz Tümer 3'e bölünmüş ekranın ortasından konuşuyordu. Kaan dinlemeye devam ediyordu.

"Herşeyin mafyası var bu ülkede. Her şeyin. Taksici mafyası var, market mafyası var, ürün mafyası var, giyim mafyası var. Aklınıza gelebilecek her şeyin mafyası var. Birileri tekel olmak istiyor. O sektörde sadece kendisinin var olduğu bir düzen istiyor. Yıllarca bunu başardınız gerçekten başardınız. Sektöre girmek isteyenlere gözdağı verdiniz, rakip olabilecekleri korkuttunuz ve onların gücü olmamasını fırsat bildiniz.”

Yayını dinlemeye devam eden Kaan bir silah sesiyle irkildi. Ne oluyor edasıyla etrafa baktı. Sonra söylendi.

Kaan ; Anne.

Kaan yerinden kalktı ve annesinin odasına gitti ve kapıyı açtı.

Kaan ; Hayır, hayır, hayır.

Ağlamaya başladı.

Kaan ; Anne. Annem. Anne.

Bağırdı.

Kaan ; Anne

Tekrardan bağırdı.

Kaan ; Annem

Yine bağırdı.

Kaan ; Annem.

Betül kafasından vurulmuş şekilde Kaan'ın kolları arasında yerde yatıyordu.

FİNAL PART

Betül twitterdan haberlere bakıyordu. Her şey istediği gibi gitmişti. Her şey. Saate baktı. Zaman gelmişti. Havalimanının kameralarına ulaştı. Televizyonda açık olan yayını izleyen Kaan'a belli etmeden kulağına telefonu götürdü. Havalimanlarında, otogarlarda ve radyoda çalması gereken kayıt çalıyordu. Bunuda başarmıştı. Betül Kaan'a seslendi.

Betül ; Ben geliyorum oğlum. Tutuklanamaz Kaan annesi Betül'ün başından akan kan yüzünden üstü kan olmuştu. Televizyon önüne geldi ve ne yapacağını bilememe duygusuyla yere bakmaya başladı. O ara televizyondaki yayın açıktı.

"Onların size karşılık veremeyeceğini bildiğiniz için bunu çok rahatça yaptınız. Yakalanmadınız ya da yakalansanız bile rüşvet vererek kendi adaletinizi sağladınız. Bu bugün bitti. Hangi valilere, kaymakamlara, belediye başkanlarına, savcılara, hakimlere, polislere rüşvet verdiğinizi ortaya dökücem. Kimleri korkuttuğunuzu ve susturduğunuzu biliyorum. Artık susma sırası sizde ama bu sıraya demir parmaklıkların arkasında geçeceksiniz.” Tutuklanamaz Betül, Tümer'in ölümünden 1 yıl sonra kendisine sahte kimlik sağlayan kişiyi aradı.

Betül ; Yapmanı istediğim iki şey var.

"Nedir ?"

Betül ; İlki Tümer'in oğlu olarak kayıt ettirebilir misin ?

"20. 000'e ayarlarım.”

Betül ; Tamamdır. İkincisi ise bir silah istiyorum.

"15. 000'e ayarlarım.” Tutuklanamaz Kaan yere bakmaya devam ederken televizyon açıktı.

"Bugün bu ülkenin yozlaşmış her yerini, hesap sorulması gereken her detayını neredeyse ortaya döktüm. Ülkenin geri kalan tarihine belkide yön verdim. Milletin çalınan paralarını millete geri iade ettim. Susmuş olanlar ilk defa bugün konuşabildi. Bugün ilk defa gerçekten haklı olanlar korkmadan haykırabildi. Bugün ilk defa gerçekten ifade özgürlüğü vardı. Bugün ilk defa umut vardı. Bugün ilk defa sevinç, ilk defa sorgulama, ilk defa adalet vardı. İyi olan her şeyin sonu vardır derler ben buna inanmıyorum. Bu bir başlangıç ve sonsuza kadar devam etmesi dileğiyle.”

Yayın kapanmış ve eski haline dönmüştü. Önce kanalın logosu gözüktü daha sonra ana haber bülteni açıldı. Bir kadın sunucu ayaktaydı. Ekranın alt kısmında "SON DAKİKA" yazıyordu. Kadın sunucu konuşmaya başladı.

"TÜRKİYE İNANILMAZ BİR GÜN YAŞADI.” Tutuklanamaz Betül odaya geldi. Etrafına baktı. Birgün bu anın geleceğini hep biliyordu. Sevinçliydi. Başarmıştı. Yıllardır sakladığı silahını çıkarttı ve başına dayadı. Aklına yıllar önce arkadaşı Furkan ile yaptığı konuşması geldi.

"Hayır, hayır, hayır onu düşünme. Manyak mısın oğlum ?"

Betül güldü.

"O video gözümün önünden gitmiyor kanka. O Ceyhun denilen orospu çocuğunun o kızı öldürmesi gözümün önünden gitmiyor. Susmak ve buna zorunda olmak çok kötü.”

"Kanka bu böyle olmaz. Nereye kadar böyle dayanıcaksın abine ? Bu kaç oldu amına koyim. Yemin ederim içim parçalanıyor seni böyle görünce.”

"Öyle bıktım ki her şeyden. Her şey üst üste geliyor, hiçbir şeyde şansım yok. Abim bir yandan üzerime geliyor, bir kıza açılsam yüzüme bakmıyor. Bunların üzerine birde ülkenin sorunlarını , etrafımda olan biteni kafama takıyorum.”

"Neyi takıyon la boşver. Koyun gibi gidip versinler yine oylarını. Biz görevimizi yapıyor muyuz yapıyoruz. Yapıyoruzda muhalefettende bir sik olacağı yok. Mecburluktan oy atıyorum ben.”

"Kanka olmuyor olmuyor. Ben senin gibi düşünemiyorum. Olaylara senin baktığın açıdan bakmıyorum. Dışarıda gezen binlerce fakir insanı düşünüyorum. Aç kalan insanları düşünüyorum. İktidarında muhafeletinde amına koyim. Hiçbirinden bir sikim olmaz. O konuda haklısın.”

"Bu işler şakaya gelmez. Arkaları güçlü ve yapacağın hiçbir şey yok. Sakın aklından geçirme kanka, öldürürler seni.

"Biliyorum. Bu sır ölene kadar benimle kalacak.”

Betül tetiğe bastı. Kafasına giren kurşun beynini parçaladı ve orada yere yığıldı. Tutuklanamaz 4 GÜN SONRA

Kaan, Tümer'in tüm ülkeyi etkileyen yayınından sonra gözaltına alınmıştı. Tümer ve Betül sorulmuş, olaylarla alakasının olmadığını söylemişti. 2 gün gözaltında kaldıktan sonra şartlı olarak serbest bırakıldı. Serbest bırakıldığı gün annesi Betül'ün defin işlemlerini tamamladı. Cenazede sadece kendisi ve Canan vardı. Sonra eve gitti. Çok sessizdi ev. Çok üzgündü. Annesinin olmadığını ve onun gelmeyeceğini bilmek onu çok üzüyordu.

Bir duş aldı. Salona geldi ve bir sigara yaktı. Bundan sonra ne yapacağını düşünüyordu. Babası inanılmaz bir şey yapmıştı. Babasını düşündüğü an acaba yeni bir mail gelmiş midir diye düşündü. Bir elinde kül tablası ve ağzında sigara ile bilgisayarının yanına gitti. Bilgisayarı açtı ve hotmail. com'a girdi. 2 yeni mail gelmişti. Üzerlerinde "5" ve "6" yazıyordu.

Önce üzerinde "5" yazan maile tıkladı. Bir video vardı. Videonun oynat tuşuna bastı ve izlemeye başladı.

Tümer gözüktü. Bir koltukta oturmuş ve kameraya doğru bakıyordu. Betül Tümer'i görür görmez yerinden kalktı.

Tümer önce gülümsedi ve şöyle dedi ;

"Beni hatırladınız mı ?"

Daha sonra devam etti.

"Şaşırdınız mı ? Şaşırmayın. Unuttunuz mu ? Unutmayın. Korktunuz mu ? Korkmayın. Suçunuz yoksa korkmayın. Nereden başlıyım ki ? Bence sıfırdan başlamalıyım. Çünkü bugün öyle olacak. Her şey sıfırlanacak. Bugün herkes hesap verecek.”

Kaan babasının televizyonda yayınlamış olduğu yayının tekrarını göndermişti. Maili kapattı ve üzerinde "6" yazan maile bastı. Yine bir video vardı. Videonun oynat tuşuna bastı ve izlemeye başladı.

Tümer 45 yıl önce cinsiyet ameliyatı olup Betül olduğunda ve eve gelip kayıtları çektiğinde 2 video çekmişti. Birinde Tümer gibi diğerinde Betül gibi.

Kaan annesinin bu kadar genç görünmesine önce şaşırdı. Daha sonra suratına dikkatlice bakmaya baktı. Kendi kendine bu olamaz demeye başladı.

"Kaan merhaba oğlum. Şu anda ne diyeceğimi ve neler söyleyeceğimi tam olarak bilmiyorum. Öncelikle senden çok özür dilerim hemde çok çok özür dilerim. Kendini kandırılmış hissedebilirsin. Yıllarca beni annen bildin. Gerçekten sana bunu sağladıysam, gerçekten beni annen gibi gördüysen ne mutlu bana.”

Kaan dinlemeye devam ediyordu.

"Kaan"

Betül derin bir nefes aldı.

"Kaan ben senin öz annen değilim. Çocuk esirgeme kurumundan aldım seni. O zamanlar 2 aylıktın ve idrak seviyesinde değildin. Çok üzgünüm gerçekten çok üzgünüm. Annem ve baban sen 2 yaşındayken hayatını kaybetmişti.”

Kaan elini ağzına götürdü.

"Çok kötü günler geçirdim. Hesap sorulması gereken çok kişi vardı. Önümde 2 yol vardı. Ya intihar edecek ve onların yaptıklarına göz yumacaktım ya da sözde yaşayacak ve onlardan hesap soracaktım. Ben ikinci yolu seçtim oğlum.”

Betül kafasındaki peruğu çıkardı.

Kaan ; Olamaz böyle bir şey.

"Özür dilerim gerçekten özür dilerim. Bir ameliyat geçirdim oğlum. Bu ameliyat sonucunda artık Tümer değil Betül oldum. Yıllar öncesinden her şeyi ayarladım. Sahte kimlik ayarlamak ve seni Tümer'in oğlu göstermek için para harcadım ve hiçbir zaman hasta olmadım.”

Kaan ; İnanamıyorum.

"Seni çok uğraştırmışımdır biliyorum. Eğer ilaç verildiyse bana bilki ilaçların hiçbirini içmedim.”

Kaan'ın gözleri dolmuştu.

"Sana bugünden mailler gönderiyorum. Her şeyi yapamam. Eğer bu yolda ölürsem benim intikamımı senin almanı istiyorum. Gerçek annen ya da baban olmamış olsam bile eğer beni sevdiysen bunu senden yapmanı istiyorum. Bunu yapabilecek tek kişi sensin. Eğer istediğim gibi gitmemişse lütfen bunu yap. Senden tek isteğim budur.”

Bir iç çekti. Önce Betül gibi konuştu.

"Şunu unutma.”

Sonra Tümer gibi konuştu.

"Seni çok seviyorum oğlum." Haktan ErdoğanSundu. Kitabımı okuduğun için çok teşekkür ederim, iyi ki varsın. Eğer yorum yapmak istersen, MENÜ aracılığı ile, şimdilik, Google Play üzerinden yorum yapabilir, ayrıca kitaplarımı paylaşabilirsin. 7/24 bana ulaşmak için üstteki seçenekleri kullanabilirsin. İyi ki buradasın ve umarım güzel vakit geçirmişsindir. Kendine iyi bak.

Tutuklanamaz | Kusursuz İntikam Nasıl Alınır? | İntikam Hikayesi Oku | Kitap


Kusursuz İntikam Nasıl Alınır?


Her detayı önceden düşünülmüş planlar, intikam uğruna verilen savaşı başarıya ulaştırabilir. İhtimaller üzerinde durularak kusursuz bir intikam planı hazırlanması elzemdir. Kusursuz intikam nasıl alınır? Birine kısasa kısas şeklinde davranak mı? Ona acı çektirmek midir olay?


Kötülük Yapandan İntikam Almak


Kimine göre intikam soğuk yenen bir yemektir. Kötülük yapandan intikam almak, sadece önemli, kişiye ciddi zarar verilen durumlarda geçerli olabilir.


İntikam Hikayesi Oku


İntikam hikayesinde geçmişte kişinin yaşadığı olaylara karşılık verilen ana karakter anlatılabilir. İntikam hikayesi okumak isteyenlere Tutuklanamaz adlı kitabımı öneririm.

Tutuklanamaz | Kusursuz İntikam Nasıl Alınır? | İntikam Hikayesi Oku | Kitap