Sayfa 1 0 GELECEKTE

Satın Al

Instagram, güncel bilgileri en hızlı yayınladığım yerlerden biri. Ayrıca 7 / 24 bana ulaşabilirsin.

Takip et

Birazdan okuyacağınız hikayede bahsi geçen firmalardan, bu hikayede adlarını kullandığımdan dolayı herhangi bir kazancım yoktur.

Haktan Erdoğan Sunar. Red Events nedir?

Red Events isminden de anlaşılacağı gibi bir organizasyon firmasıdır. Ünlü yerler için çalıştıracak insanlar toplar. Taşeron bir firmadır.

Hatta internet sitesinide vereyim :

http://www. red-events. com/

Adres olarak Taksim'de bir firmadır. Bende ilanlarını gazeteden gördüm. Garson olacağımı ve ücretin dolgun olduğu yazıyordu.

Günlük SSK, yemek ve yol vereceklerinide eklemişlerdi. Aradığımda günlük 110 lira alacağımı ve servisle eve bırakılacagımı ilettiler. Yarın geleceğimi söyledim.

Ertesi gün olduğunda sabahleyin üstümü giyip dışarı çıktım. Kahvaltıyı dışarda yaptım. Verdikleri adrese gittim. 3. Katta bir yerdeydi. Kapıyı çaldım. Kapalı bir bayan beni karşıladı. Merhaba dedi ve içeri gelin lütfen dedi. 3 kişi daha vardı kayıt olacak. Bana bir kağıt verdi. İngilizceyi iyi bilenlere ekstra 40 lira verdiklerini belirtti. Klasik "az ingilizcem var" demedim. Rezil olmak istememiştim. Kayıt oldum. Daha yetkili birinin odasına geçtik. İşi anlatmaya başladı. Göründüğü gibi olmadığını çok zorlanacagımızı söyledi. 110 Lira Türkiye koşullarında iyi olduğu için bende dahil kimse sesini çıkartmayıp şartları kabul etti.

Kıyafet şartları vardı. Siyah pantolon ve beyaz gömlek getirmek mecburiydi. Zaten oldugundan tekrar almam gerekmiyordu.

AKP il binasından tutun tekne turlarına kadar, tekne turlarından tutun milletvekillerine kadar, milletvekillerinden tutun düğünlere kadar her yere gideceğimiz söylendi. İster 2 saat sürsün ister 24 saat yinede 110 lira alacagımız söylendi. Birkaç gün içinde aranacagımız söylendikten sonra oradan ayrıldık.

Aradan 2 gün geçti. Öğlen saatleriydi sanırım beni arayıp yarın için Hilton Otel'de düğün verileceğini ve benim de gelmemi istediklerini söylediler. Sabah 8'de gelecegimide eklediler. Tamam dedim ve kapattım telefonu. Sabah kalkıp üstümü giyip dışarı çıktım. Hilton Otel'e gittim. Güvenlik niçin geldiğimi sordu. Görevli olduğumu söyledim. Personel girişinin arka taraftan olduğunu söyledi. Arka tarafa gittim. Personel girişi yazan kapıdan içeri girdim. Sol tarafta güvenlik vardı. Kimliğimi istedi. Ardından içeri girebilirsin dedi. Kimliği geri vermedi.

Organizasyon şefini buldum. Tanıştık. Sevmedim kendini açıkcası. Fazla havalı ve sinirli biri. Milletin sakal traşına tek tek baktı. İnce tüy olsa bile git kes diye bağırdı. Organizasyon yerine geçtik birde ne göreyim ...

Ortada hiçbir şey yok. Bir düzen yok. Masa ve sandalye yok. Her şeyi biz sırtımızda taşıyıp kurucaz. Sandalyeleri biz yerleştiricez. Çatal bıçaktan tut mumlara kadar, masalardan tut sandalyelere kadar her şeyi biz ayarlıyacaktık. Moralim bozulmuştu. Zor derken de bu kadar zor olmasını beklemiyordum. Katlanıcaktık maalesef.

Masaları tek tek yerleştirdik. Sandalyeleri, çatal, bıçak ve kaşıkları yerlerine koyduk. Tam 70 kişilik bir yemek için gereken her şeyi tamamladık. Herkesin daha bırak yürümeyi, ayaga kalkacak hali yokken dediler ki şimdi kahvaltı yapabilirsiniz. Resmen dalga geçer gibiydiler. Çogu kişi ben dahil sinirlendi ama sesimizi çıkarmadık. İçki servisi yapacağımıda öğrenmiştim. İyice sinirlenmiştim. Resmen rakı, votka, şarap servisi yapıyorduk. Birde birkaç kere bunun buzu az diye azar işittim. Gün sonunda her şey bittiğinde asıl bomba sona kalmıştı.

Çatal bıçakları ve kaşıkları yerine koyacaktık ve ekstra olarak yıkanmasını bekleyip ardından kurutacaktık. OHA demiştim artık. Bırakıp gidecektim de artık son saatlere geldiğimiz için bırakmadım. Günü çıkarayım diye düşünmüştüm.

Her şey bittiğinde gece saat 04:30 olmuştu. Milletin servise gidecek hali bile yoktu. Eve geldiğimde sabah namazı çoktan okunmuştu. Annem ve babam kızmasın diye telefonu kapatmıştım. Eve geldiğimde bana çok sinirli bir şekilde bakıyorlardı. Babam bir daha asla oraya gitmeyeceksin dedi. Ardından yataga geçip uyudum. Kalktığımda saat akşam 4 olmuştu. Ayaklarım halen ağrıyordu. Yarım saat sonra organizasyondan aradılar yarın yine iş var diye. Gelmeyeceğimi söyledim.

Dünkü işten dolayımı diye sordular. Evet dediğimde dünkü çalışmamdan dolayı 2 günlük parayı 1 günde alacağı mı yani 220 TL vereceklerini söylediler. Biraz teselli olmuştu. Yarın için gelecegimi söyledim. Başıma gelecekleri bilmeden tabi ...

Şişli'deki Cevahir Otel'e gelmem istendi. Zaten oraya yakın bir yerde oturduğum için yol sıkıntım olmayacaktı. Kıyafetlerin otel tarafından verileceğini belirttiler. Saat olarak sabah 10'da gelmem gerektiginide eklediler. Sabah kalktığımda üstümü giyip dışarı çıktım. Annem ve babama akşamdan durumu anlattım. Bir daha olursa bu eve gelemezsin dediler. Bende onlara bir daha olursa ben o işe gitmicem dedim. Onlarda tamam dedi.

Cevahir Otel'e geldim. Burada personelde , müşteride aynı yerden giriyor ve aynı güvenlik işlemleri uygulanıyor. Kemeri çıkartıyorsunuz bunu belirteyim. Organizasyon şefi dünkü gibi değildi, iyi bir insandı. Sevmiştim.

Bugün dün gibi değildi. Herşey yerleştirilmişti. Bize işin kolay tarafı yani sadece servis kalmıştı. Akşam 2'ye dogru misafirler gelmeye başladı. Kısa bir kokteylden sonra asıl düğüne geçildi. Burada da içki servisi vardı. Fakat insanlar daha medeniydi. Organizasyon şefi herkesi aralıklarla yemege göndermeye başladı. Benim yorulduğumu görünce şefimiz "Aydın sen yemeğe çık"dedi. Tamam dedim ve yemeğe çıktım.

Aşağı kattaydı yemekhane oraya gittim bir kişiyle daha. Yemeğimi yedikten sonra kalan 5-10 dakikada bir sigara içeyim dedim. Sigaramı içtim ve içeri girdim. Son kalan 2-3 dakikada da annemi arayayım dedim. Güvenliğin oldugu bölümün arkasında bir tane bank vardı oraya oturdum. Güvenlikle sohbet etmeye başladım. Ardından güvenlik bir ara yerinden kalktı bende o ara annemi aradım. Nasıl olduğumu sordu. İyiyim anne dedim. Ben telefonla konuşurken güvenliğin telefonu çalmaya başladı. Bende etrafa bakıp güvenligi arıyordum. Ama yoktu. Annemle 5 dakika falan konuştum. Telefonu kapattığımda telefon en az 3 kere kapanıp açılmıştı ama halen çalıyordu. Geçte kalmıştım fakat açmak istedim belki önemli bir şeydir diye. Telefonu açtım. İlk söylenen cümleyi aynen söylüyorum :

- İzleniyorsun ...

Garson Olarak İşe Başladım Başıma Bela Aldım Pardon anlamadım dedikten sonra telefon yüzüme kapandı. O ara güvenlik geldi ve ne yaptığımı sordu. Telefonun çaldığını ve bende cevap verdiğimi söyledim. Hangi hakla dedi. Acil bir şey zannettim abi dedim. Tamam işine bak dedi.

Aklıma takılmıştı telefon. Fakat fazla umursamadım ve düğünün oldugu yere çıktım. Şefime geldiğimi söyledim. Benim geldiğimi öğrenen şef başka arkadaşları yemeğe gönderdi. Saat 5-6-7-8-10-12 derken düğün bitmiyordu. Bu arada alkolun dozuda iyice artmıştı. Artık bırakın bardakla getirmeyi direk şişeyi istiyorlardı. Tabi kesin emir oldugu için şişe olarak kimseye servis yapmıyorduk. Saat gece 2 gibiydi. Misafirler yavaş yavaş çıkıyorlardı. Sadece 1. derecede akrabalar vardı. Her şey güzel giderken bir anda çığlık sesi geldi ...

Sesin çocuklardan birinden geldiğini düşünsemde yetişkin bir bayandan geldiğini görmem işin ciddi bir şey olduğunu bildiriyordu herkese.

Telefonunun kaybolduğunu söyledi. Her tarafa baktığını fakat bulamadığını söylüyordu. Organizasyon şefimiz hemen güvenliği aradı ve kimsenin dışarı çıkartılmasına izin verilmesin dedi. İşin garibi neredeyse gelen kişilerin %60'nın telefonları masada duruyordu. Çoğu kişi telefonunu masada bırakıp sahneye oynamaya çıkmıştı. Telefonu kaybolan baya 23 - 26 yaşlarındaydı. Ağlıyordu. Sanırım ilk defa böyle bir şey başına gelmişti ve kadın oldugundan dolayı ağlaması normaldi. Ablası kızı teselli etmeye çalışırken bir anda ablası elini cebine götürdü. Telefonunu cebinden çıkarttı ve kardeşine gösterdi. Kardeşide telefonda ne gördüyse şaşırdı ve evet bu benim telefonum dedi.

Organizasyon şefimiz olayı yakından takip ediyordu. Telefonu kaybolan kişinin yanına gitti ve ablasının telefonuna baktı ve bir anda agzından şu cümle çıktı :

- Bu fotoğraftaki kişinin ayakkabısı tek bir kişide var oda Aydın'da ...

Bir anda bütün gözler bana çevrildi. Kız gözünü bana dikti ve hızlı adımlarla üzerime doğru gelmeye başladı. Bende uzaktan sakin olun efendim lütfen dedim bir kaç kere. Kız hızlı adımlarla yanıma geldi ve beni itti. Telefonum nerde hemen söyle diye bağırmaya başladı. Bu arada arkasından gelen ablası telefonun kapalı olduğunu söyledi. Kadına ben bilmiyorum gerçekten dedim. Ayakkabılarımı işaret edip bakın o ayakkabıları giymiyorum bile sadece içeri girerken o ayakkabılarlaydım diyede ekledim. Evet o ayakkabıları sadece otele girerken giymiştim. Ardından kıyafetleri değiştirirken dolaba koymuştum. Fotoğrafı görmek istediğimi söyledim. Tuvalette çekilmişti .

Bu arada güvenlikler yanımıza geldi. Benle beraber dolaba bakmaya gittik. Dolabın oldugu odanın kapısı kapalıydı yani kilitliydi. Kapıyı açtık. Güvenlik dolabı açtı ...

Ayakkabılarım yerindeydi. Güvenlik ayakkabıları herkese gösterdi. Ben derin bir nefes almıştım, asıl bomba en son patladı. Hızlı ve heyecanlı şekilde gelen biri kadına "telefonunuzu bulduk" dedi.

Şaka gibiydi. Telefonu masanın altında bulduğunu ve düştüğü için kapanabilecegini söyledi. Telefonu getiren kişi otelin görevlilerindendi. Kadın bana uzun bir süre baktıktan sonra "Özür Dilerim" dedi ve odadan ayrıldı.

Ben halen olayın şokundaydım. Organizasyon şefimiz beni bir kenara çekip "ben sana güveniyordum oglum, kusura bakma senin ayakkabılarını görünce bir anda şüpheye düştüm" diyince ben sözünü kestim ve abi konuşma daha fazla dedim. Peki fotoğrafı kim göndermişti. Ablasının yanına gittim ve fotoğrafı kimin gönderdiğini sordum. Özel numaradan geldiğini belirtti. Biri yanlışlıkla gönderdi desem aynı marka telefonun aynı modelini ve aynı rengini tam bu olayda gönderme ihtimali yoktur.

Şansa gelmiştir demek tamamen saçmalık olurdu. Kadına başka bir şey demedim. Belkide kadının bildiği bir şey vardı ama anlamadım gerçekten. Eve geldiğimde başıma gelen olaylardan dolayı psikolojik olarak yorulmuştum. Hırsız damgası yemiştim. Aileme hiçbir şey söylemedim. Sabah kalktığımda telefonuma mesaj geldiğini fark ettim. Her zaman bir tane hava durumu mesajı gelsede bugün iki tane mesaj gelmişti. Farklı bir numaradan gelen mesaj da şu yazıyordu :

- Hiçbir şey tesadüf değildir.

Dünkü olayla bağlantılı olduğunu ve birinin bana fena halde bilmedigim bir nedenle taktıgını düşünüyordum. Kim olduğunu ögrenicektim. Numara sorgulatmadan başladım ve numaranın kime ait olduğunu duyunca şok oldum ...

Numarayı aynen söylüyorum : 444 0 333

Evet şaka yapıyorum gibi gelsede numara bu ve numarayı sorgulattığımda "Garanti Bankası" çıkması artık kafayı yemek üzere oldugumu gösterdi bana.

Neler oluyor anlamıyordum. Telefonuma gelen mesajda "GARANTi" yazması yerine direk numaranın yazmasımı diyeyim yoksa bu numaradan telefonuma mesaj gelmesinimi.

Durmadım tabi anında garanti bankasını arayıp böyle bir saçmalığın nasıl olabileceğini sordum. Kontrol ettiklerinde bana mesaj göndermediklerini belirttiler. Hatta Bonus Kartım bile yok.

İnternetten biraz araştırma yaptığımda "vosvox" adlı bir programda istediğin numaradan başka numarayı arayabilecegini gördüm hatta mesaj çekebileceğini bile.

Diyelim ki bu programı kurdu ve bir şekilde telefonumu öğrendi. Telefonumu facebook'tan öğrenmiştir diye düşünüyorum çünkü orada yazıyor. Telefonumu facebook'tan öğrendi fakat organizasyondaki olay nasıl oldu.

Telefon tesadüfen mi yere düşmüştü bunu ögrenmem gerekiyordu. Organizasyon şefini aradım. Durumla ilgili bilgisi olup olmadığını sordum. Bilgim yok dedi. Ardından oteli aradım. Güvenlik bölümüne bağlandım. Olayı sorduğumda çoktan kamera kayıtlarını incelediklerini söyledi. Nasıl olduğunu sorduğumda işlerin beklediğimden çok daha garip bir hale geldiğini gördüm.

İlk başta biz işimizi yaparken birinin dolaba yaklaşmasını bir kenara bırakalım odaya giren kimsenin olmadıgını söyledi. İkinci olarak odanın kapılarının kilitli olduğunu belirtti. Asıl bomba sondaydı. Telefon peki nasıl yere düşmüş dedim."Kendi kendine düşmüş" dedi ...

Nasıl abi kendi kendine diye sorduğumda "titreşe titreşe yere düşmüş" dedi.

Dalga geçtigini zannetsemde durum buydu. Birisi telefonu düşen kadın sahnedeyken telefonunu bir kaç kere arayıp yere düşmesini sağlamıştı. Bende yere düştüğünü görmediklerinden dolayı hırsız damgası yemiştim.

O gün güvenliğin oradayken "izleniyorsun" denmesinden sonra bu olayı yaşamam tesadüf olamazdı. Biri hem beni hem de o kadını tanıyordu. Ama kimdi bu ve ne istiyordu. Bunu ögrenmeliydim.

Aklıma facebook geldi. Belkide ortak arkadaşımız vardır diye düşündüm. O ortak arkadaşlardan yola çıkarak belki bulabilirdim. Tanımadığım bir ortak arkadaş çıkmasıda saçma gelirdi elbet fakat şansımı denemek istedim.

İlk önce kadının ismini öğrenmem gerekiyordu fakat nereden ögrenecektim. Oteli aradım fakat müşteri güvenliğinden dolayı veremeyeceklerini söylediler. Kadının isminide bilmiyordum. Organizasyon şefini aradım.

Selamun Aleykum dedim. Aleyküm selam dedi. Abi çok rica ediyorum, biliyorsan şu telefonu kaybolan kişinin ismini, söyler misin abi dedim. Yakarsın oglum bak beni dedi. Abi gerçekten kimseye söylemicem, çok önemli dedim. Yemin et lan dedi. Yemin ederim abi dedim.

Biraz bekledikten sonra "Zahide Özkan" dedi ve ardından telefonu kapattı.

Telefonu kapattıktan sonra hemen facebook'u açtım ve Zahide Özkanı arattım. Çok sayıda Zahide Özkan adına kayıt oldugu için tek tek resimlere bakmaya başladım ve en sonunda buldum profilini.

Ortak arkadaşlar bölümüne baktığımda sadece 1 tane ortak arkadaş olduğunu gördüm. Kim olduguna baktım. Çigdem Aydın yazıyordu. Bu benim annemdi ...

Elim ayağım titremeye başladı. Annem nereden tanıyordu bu kadını. Annem kendi halinde saf bir insandır ne ilgisi vardı bu kadınla. Gerçek çok geçmeden ortaya çıktı.

Annem beni arkadan vurmayı bırak kıyamazdı bile. Zaten "izleniyorsun" diyen kişinin sesi erkekti.

Araştırma yapma geregi bile duymamıştım. O kadar güveniyordum anneme. Annemi yanıma çağırdım ve bu kadını nerden tanıyorsun diye sordum. Aldığım cevap işleri dahada zorlaştırmıştı.

Tanımadığını ve bana ilk kez gördüğünü söylüyordu. Emin misin anne diye sorduğumda evet oğlum gerçekten ilk defa görüyorum dedi.

Annemin bilgisayar bilgisi çok zayıftır ve facebookta sadece 15 tane falan arkadaşı var. Yani bu olayları yapması imkansız. Daha doğrusu soru şu olmalı neden yapsın ?

Ben annemle konuşurken artık işler dahada garipleşiyordu. Bu sefer annem arıyordu. Evet annem yanımdayken arayan kişi annem olarak gözüküyordu ...

Annem telefonunu mu çaldırdı diye düşündüm. Telefonum çalarken hızlıca içeriye gittim fakat telefon yerinde duruyordu. Tekrar annemin yanına gelip telefonu açtım ...

Sadece duyduğum şeyi aynen yazıyorum :

- Sürprize kendini hazırla.

Bu sefer ses boğuk gelsede kadın sesi duymuştum. Annem ne oluyor diye sorduğunda bu olaya hiç ondan bahsetmedim. Telefon arızalandı anne dedim.

Annem yanımdan gidip sürpriz ne diye düşünürken 1 saat kadar sonra telefonum çaldı ...

444 00 66 diye bir numara arıyordu. Telefonu açtım. Aramızdaki konuşma :

B : Ben K : Karşıdaki kişi

B : Alo

K : Alo, merhaba efendim

B : Merhaba

K : UPS Kargodan arıyorum adınıza bir kargo varda adres teyidi yapacaktım. [Adresi söyler]

B : Evet adres dogru abi. Ne geldiğini ve kimden geldiğini öğrenebilir miyim ?

K : Gönderen kişi adını belirtmek istemedi efendim sadece bir not düşülmüş. Nottada "sürpriz" yazıyor.

Aradan yarım saat geçti geçmedi kapı çaldı. Kargom gelmişti. Gerekli yeri imzalayıp içeri aldım paketi.

Fazla ağır bir şey değildi. Paketi yavaş yavaş açmaya başladım. İçinden bir kutu çıktı. Kutunun üstünde büyük harflerle SÜRPRiZ yazıyordu. Kutuyu açtığımda içindekiler beni şok etti ...

Giymiş olduğum ayakkabının aynısından ve bir tane sıfır kutusunda Galaxy Note 8 vardı.

Bir mesaj vardı burada. Giymiş olduğum ve ayakkabı birbiriyle bağlantılıdır. Bağlantısı Cevahir Oteldeki olaylaydı.

Ayakkabı, resimdeki ayakkabı ve telefon da yere düşen telefondu. Rengi bile aynıydı telefonun yani beyaz.

Telefonu ve ayakkabıyı çıkarttığımda kutunun içinde bir not buldum. Notu okumaya başladığımda birinin bana fena bir halde taktıgını bir kez daha anladım ...

Notta "Daha yeni başlıyoruz" ve bir altında da "Telefon sıfır değil hatta resimdeki telefonu gönderdim :D " yazıyordu.

Telefonu açtım ve karıştırmaya başladım. Resimler bölümünde 1 tane resim vardı. Resme baktığımda Cevahir Oteldeki olaydaki resim olduğunu gördüm. Birebir aynı resimdi.

Telefonu biraz daha karıştırmaya başladım. Ses kaydı bırakmış olabilecegini düşündüm. Fakat telefonda hiçbir ses dosyası yoktu.

Telefonun "S Note" kısmına girdiğimde 1 tane dosya olduğunu gördüm. Telefonla beraber gelen notlar silinmiş tek bir tane not oluşturulmuştu.

Nota baktığımda bir adres vardı. Sanırım bu adrese gelmem isteniyordu. Adrese gidecektim ...

Nottaki adreste beylikdüzünde bir yer gösteriyordu. Bana çok uzak bir yer olsada gidecektim fakat nasıl gidecektim bunu bilmiyordum.

Babama sormaya karar verdim. Beylikdüzüne nasıl gideceğimi sordum. Niye gideceksin dedi. Bir işim var baba dedim. Metrobüsle gidebilirsin, istersen nereye gideceğine bakayım bilirim oraları dedi.

Adresi babama gösterdim. 2-3 saniye durakladı ve "oğlum burası bizim iş yerinin adresi" dedi.

Baba sen burada mı çalışıyorsun diye sordum. Evet oğlum dedi. Babam bu arada tekstil işiyle uğraşıyor.

Biri tüm ailemin bilgilerini biliyordu. Bir yerlerden açıklarımızı bulup bunu kullanıyordu.

Kim olduğunu bulmalıydım. Aklıma sadece Cevahir Oteldeki olaydaki kadın geliyordu. O yüzden facebook'a girdim. Facebook'a girdigimde bir kaç tane bildirim geldiğini gördüm. Ne oluyor diye baktıgımda karşı karşıya olduğum kişinin sandığım bilgilerden daha fazlasını bildigini ögrendim. Facebook şifremi dahi biliyordu ...

7 Tane durum paylaşılmıştı kendi adıma. Her bir durumda 1 harf yazıyordu. Yazılan harflerin ne anlama geldiğini anlamadım. Zaten arkadaşım olan kişilerde altına bu ne demek falan yazmışlar.

Harfler aynen şöyleydi.

E G N E V E R

Yarım saat araştırmadan sonra ne anlama geldiğini buldum.

Yan Yana yazıldığında EGNEVER'di fakat tersten yazınca REVENGE'di. Bu ingilizcede iNTiKAM demekti.

Şok üstüne şok yaşıyordum. Annemin ve babamında facebook hesaplarında alt alta "EGNEVER" yazıyordu ...

Annemin ve babamın profillerini kontrol ederken yanıma babam geldi ve facebook'taki paylaşılan durumla ilgili bana bir şey bilip bilmedigimi sordu. Bir şey bilmedigimi söyledim.

Babam tam yanımdan ayrılırken telefonuma mesaj geldi. Bu sefer numara gözüküyordu. Eger oysa bir açığını yakaladım diye düşündüm. Telefonu açtım boğuk bir kadın sesi şöyle dedi :

- Yetmedi mi ?

Ardından telefon suratıma kapandı. Hemen 118 80'i aradım ve numaranın kime ait olduğunu ögrenmek istedigimi söyledim. Numaranın kayıtsız olduğunu yani kimseye ait olmadıgını söyledi ...

Kafayı yemek üzereydim. Ne yapıcagım diye düşünürken telefonuma "1 adet sesli mesajınız var" diye mesaj geldi. 7532'yi aramam gerekiyordu bende aradım.

Aradığımda kaydı dinlemek için 1'e basmam gerektigi söylendi. 1'e basıp kaydı dinlemeye başladım ve dinledigim kayıt beni dahada tedirgin etmeye başladı. Çünkü tek bir kaydı kız erkek olmak üzere farklı cinsiyetteki iki kişi söylüyordu. Dalga geçer gibi tek bir cümlenin, bir kelimesini erkek, bir kelimesini kadın söylüyordu. Ses anlık olarak degişiyordu. Kayıttaki ses söylenme sırası aynen şöyleydi :

B : Bay K : Kadın

B : Numara

K : sorgulatma

B : servisini

K : aradın

B : degil mi ?

2-3 saniye sessizlikten sonra sanki ben ona cevap vermişim gibi :

K : Tahmin

B : etmiştim.

K : Boşa

B : uğraşma.

K : Bugün

B : içerisinde

K : sana

B : dönüş yapıcaz.

KB - [ikisi birlikte] : Kendine iyi bak.

Kaydı dinledikten sonra aradan 1 saat geçti ve özel numaradan telefonum çalmaya başladı.

Telefonu açtım alo dedim 5 saniye kadar ses gelmedi ardından "Halen tanımadın mı" sorusu geldi ...

Ben konuşan kişinin sesinden kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordum fakat herhangi bir şekilde birinin sesine benzemiyordu.

Ardından telefonda konuşan kişi :

"O adrese gel ve kim olduğunu öğren" dedi ve telefonu kapattı. Bu arada konuşan kişinin sesi bir erkekten geliyordu.

Hangi adrese diye düşünürken telefonuma mesaj geldi. Taksimde bir yer yazıyordu. Oraya gidecektim. Üstümü başıma giydim ve dışarı çıktım.

Metroyla gidecektim. Metroya bindim ve Taksimde indim.

Merak ediyordum kimdi bu ve ne istiyordu. Adresin tam olarak nerede olduğunu dahi bilmiyordum. Telefondan navigasyonu açtım ve navigasyondan baka baka verilen adrese gitmeye başladım. Çok uzak bir yer gözüküyordu. Adresin oldugu sokaga geldiğimde bu sokak bana çok tanıdık gelmişti. Resmen biri benimle dalga geçiyordu. Çünkü Karaköyde yokuştaki genelevin tam önündeydim ...

Tabiki içeri girmeyecektim. Beklemeye başladım. Eninde sonunda mesaj gelecektir diye düşündüm.

40-45 dakika sonra telefonuma bir mesaj geldi. Mesajda aynen şu yazıyordu :"Büyük ihtimal kapıda bekliyorsun, içeri gelirsen en sonda ve en köşede arkamı dönük bir şekilde seni bekliyor olacağım."

Kimliğimi kapıdaki güvenliğe verdim. Ardından xray'den geçtim. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Kalbim küt küt atıyordu. Kimdi bu diye düşünüyordum.

Milletin eliyle "gel gel" işaretlerini görerek sola dogru indim ve ardından sag tarafa dogru baktım. Köşede arkası dönük biri bekliyordu gerçekten.

Birazcık daha yaklaştığımda bunun erkek olduğunu fark ettim. Yanına dogru yavaş adımlarla gitmeye başladım. Omzuna dokundum ve kendime doğru çevirdim. Ama bu olamazdı. Bu oydu ...

Bu benim çocukluk arkadaşım Murattı.

Bana böyle imalı bir şekilde bakarak

"Ya Aydın efendi, ben sana intikam alıcam demiştim" dedi.

Şimdi anlamıştım her şeyi. Ben buna küçükken çok kötü bir şaka yapmıştım. Beden dersindeyken kızların önünde donunu indirmiş ve cinsel organını gözler önüne sermiştim.

Bu yüzden okulunu bile değiştirmişti. Bana bir şey yapamadı çünkü o gün beni dövecek kalıbı yoktu. Zaten 10 sene falan olmuştu.

Bana "bunu hiçbir zaman unutmucam" dediğini dün gibi hatırlarım.

Bana şunları söylemeye başladı :

Ailene ve sana söylüyorum, mail adreslerinizin gizli sorusunun cevabı hepinizinkinin aynı. Annenizin doğum yerini soruyor hepinizde de. Annende zaten profilinde yazmış.

Bu arada Zahideyle anneni arkadaş ben ekledim. O yüzden ortak arkadaş gözüküyordu.

Numaramı farklı göstermeyi voxox programıyla yaptım.

İzleniyorsun diye arayan bendim. Değişik seslerde gelmesinin sebebi ses değiştirici program kullanmamdı.

Seni tam telefonunun yanında nasıl mı aradım ? Bir dahakinde facebook'tan nerede olduğunu söylerken iki kere düşünürsün. Güvenlik numarasını öğrenmem çok kolaydı ve zaten ben seni çok yakın bir yerden aradım. Ararken seni görüyordum zaten.

Peki neden geneleve çağırdın diye sorduğumda iyice kafan karışsın diye dedi.

Vay be dedim. Bu kadar mı kim besledin bana. Çok özür dilerim dostum dedim ve suratına bir tane geçirdim. Bu niyeydi şimdi diye sordu."Hırsız damgası" yediğimden dedim. Tamam dedi ve genelevden çıktık.

İntikamını almıştı arkadaşım. Haktan Erdoğan Sundu. Kitabımı okuduğun için çok teşekkür ederim, iyi ki varsın. Eğer yorum yapmak istersen, MENÜ aracılığı ile, şimdilik, Google Play üzerinden yorum yapabilir, ayrıca kitaplarımı paylaşabilirsin. 7/24 bana ulaşmak için üstteki seçenekleri kullanabilirsin. İyi ki buradasın ve umarım güzel vakit geçirmişsindir. Kendine iyi bak.